Yapboz
Binlerce sözcük arasından bulup yan yana koyabildiğim anlamlı bir cümle yok şu an. Çalakalem başladım yazmaya.
Çalakalem yaşamaktan alışkanlık son zamanlarda. Günün rüzgarıyla geceye savruldum.
Ben anladım ki, gözlerimi kapayarak nasıl yazamıyorsam, gözlerimi kapayarak yaşayamıyorum da. El yordamıyla, kalp yordamıyla geçiyor günler. Bir kayığı ucundan tutmuşum da itekleyerek rüzgarsız bir denize sürüklüyormuşum gibi, hatta biraz da o küçük kayık benmişim gibi..
Eksik parçaları olan bir yapboz var elimde. Olmayacak bir parçayı alıp çok uyacağını sandığım bir yere sıkıştırmaya çalışmak gibi şu sıralar hayat. Çocuk yanım, isyan edip yapbozu elinden atıyor bazen. Büyümüş yanım, oradaki resmi eksik parçalarına rağmen görmeye ve onu bu haliyle sevmeye çalışıyor, kadın yanım doğru parçaları bulmak için mücadele ederken insan yanım, tüm bu yanları anlamaya ve anlatmaya çalışıyor.
O kayığa kelimelerimi doldurup denize bırakıyorum. Deniz rüzgarsız. Akıntı onları birilerinin anlayabileceği cümlelere dönüştürsün istiyorum. İçimden diliyorum ki, gönderdiğim kelimeler adressiz bir kıyıda beni bana yeniden anlatsın. Bütün yanlarımla, beni bana yeniden anlatsın.
Yazar: Nihal Yuvacan