Küçükken yıldız tutanlardan mısınız?
Küçükken yıldız tutanlardan mısınız?
Ben ellerini başının arkasında kavuşturup gökyüzünü izlemeye meraklı bir çocuk olarak öyleydim.
‘Senin yıldızın hangisi pekiii?’ diye sormuştu cılız sesiyle bilmiş bir arkadaşım. Onunki aya en yakın olanlardan, en parlak olanlardan biriydi. Ben o zamanlar her yıldızda bir hayat olduğuna ve bizim gibi canlıların yaşadığına inanırdım.. Bu yüzden de en parlak yıldıza baktığımda diğerleri kadar kırpışmadığı için ‘orda hayat yok’ diye düşünürdüm.. Parlak ve güzel olması yetmezdi, kırpışmıyorsa bir anlamı yoktu. Ve gider, ilk etapta herkesin gözüne ilişmeyen, sanki biraz da bir başına kalmış ama bıcır bıcır olanı seçerdim. Sanki özel bir yıldızdı, ben burdayım demeye çalışıyordu ama kimse pek farketmiyordu, onu farkeden ben olmalıydım.
Bana bu anektodu hatırlatan minicik bir şey oldu bugün. Ben küçükken Yeşilköy’deki evimizle ilgili basit bir hatıra.. balkonunda öyle elim başımın altında uzanıp gökyüzünü izleyişimi çağrıştıran.
Şimdi düşünüyorum da o zaman seçtiğimiz ya da tuttuğumuz yıldızlar, aslında bugünkü seçimlerimiz.. En parlak olanları bulmak hala en kolayı. Kolay olanı seçenler için hala gökyüzü birkaç güzel yıldızdan ibaret.. Milyonlarcası içinden en özelini bulmak içinse gökyüzünü özenle izleyen bir çocuk olmak gerekiyor.. Ve üzgünüm ki artık kimse gökyüzüne o kadar dikkatli bakmıyor..
Herkes bir yıldız tutuyor belki ama gökyüzüne bakarak değil.. Acıklıdır ki bazıları için kimse kendi kadar güzel parlayamıyor..
Ben bugün gökyüzümdeki yıldızları, hala o en parlak olmaya çalışanlara tercih ediyorum. Hayatımı güzelleştiren, belli belirsiz göz kırpan ama hep orada olduğunu bildiğim herkese de teşekkür ediyorum..
Yazar: Nihal Yuvacan