Kendiniz olmanızı engelleyen 5 yara
Reddedilme, terk edilme, aşağılanma, ihanet ve haksızlık… Bu 5 kelimeyi okurken, aklınıza kadın-erkek ilişkilerinde yaşanan olağan çatışmalar gelmesin. Lise Bourbeau’nun yazdığı ‘Kendiniz Olmanızı Engelleyen 5 Yara’ kitabı, çok erken yaşlarda anne veya babalarımız tarafından gördüğümüz davranışların bizde açtığı, bizim bile farkında olmadığımız ve yüzleşmedikçe büyüttüğümüz 5 temel yarayı konu alıyor.
Bu yaraların doğduğumuz zamandan 6 yaşına kadar değişen yaşlarımızda çoktan oluştuğunu biliyor muydunuz? Eğer anlayışsız, varlığıyla güven vermeyen, sizi desteklemeyen, ilgisiz, kayıtsız davranan, açık bir iletişim kurmayan bir anne veya babaya sahipseniz, tam da henüz insanların –aklı ermez, daha çocuk- dedikleri yaşlarda reddedilme, terkedilme, aşağılanma, ihanet ve haksızlık yaralarından birini veya birkaçını aynı anda taşımaya başlıyorsunuz.
Örneğin oğlunu olduğu gibi kabul etmediğini gösteren, istenmemiş bir çocuk olduğu izlenimini veren bir baba, ona değersizlik hissini yükleyerek oğlunun reddedilme yarası taşımasına neden olabiliyor. Kızıyla yeterince ilgilenmeyen, iletişim eksikliği olan, yoğun çalışan bir anne-baba, onda terkedilme yarası açabilirken, oğlunu aşırı kontrol eden veya onu fiziksel olarak küçük düşüren, susturan, onu başkalarıyla kıyaslayan, ondan utanç duyuyormuş gibi hissettiren bir anne, aşağılanma yarası oluşturabiliyor. İki ebeveynden birinin manevi eksikliği, ebeveynin beklenen güveni vermemesi ve onun tarafından hayal kırıklığına uğratılmak ise, çocuğun ihanet yarası çekmesinin bir nedeni… Çocuğuna hakettiği saygıyı göstermeyen, otoriter, sürekli eleştiren, soğuk, hoşgörüsüz, kuralcı ve mesafeli bir ebeveyn gibi, hakettiğinden fazlasını veren ebeveyn de çocukta haksızlık yarasını yaratabiliyor.
Acı çekmemek için maskeler takıyoruz
Uluslararası yazar ve konuşmacı, öğretici filozof Lise Bourbeau, Quebec’teki en büyük kişisel gelişim okulunun kurucusu… 15’ten fazla ülkede atölye çalışmalarına devam ediyor. Kitabında bu 5 yarayı nasıl tanıyabiliriz, onlarla baş etmeye çalışırken hangi maskeleri kullanıyoruz ve onları iyileştirmenin yolları nelerdir, örneklerle oldukça detaylı anlatıyor.
Kitaba göre, biz daha çok küçükken, farkında bile olmadığımız yaralarımız nedeniyle daha fazla acı çekmemek için, bunlara karşı geliştirdiğimiz birtakım maskelerle yaşamaya başlıyoruz. Bize daha çok acı çektiren yaralarımızı ise genellikle saklıyoruz ya da tam olarak farkedemeyerek onlarla yüzleşemiyoruz. Bazı insanlarda 3-4 ya da 5 yara birden bulunabiliyor veya biri baskınken, diğerleri daha farkedilmez olabiliyor. Bir insanın yarasız doğması ise oldukça nadir olarak gözleniyor.
HANGİ YARAYA SAHİPKEN NASIL DAVRANIYORUZ?
1.Reddedilme yarası
Aynı cinsten ebeveyni nedeniyle yaşanan reddedilme yarasına sahip kişi, kendini değersiz hisseden, kendini sürekli suçlayan, kabul edilme ihtiyacıyla başkalarına hayır diyemeyen, hata yaptığında yargılanacağını düşünen, gerçekten sevilmediğine inanan biri haline gelir. Bu durumda kişi, kendini korumak ve benzer bir durumla karşılaşması durumunda acı çekmemek için kaçmaya meyilli kişi maskesi takar. Kitaba göre, bu maskeyi takan kişi, paniğe kapılma ya da kendini güçsüz hissetme korkusu yüzünden, reddedilme duygusunu yaşattığını düşündüğü bir durum ya da kişiden kaçmak ister. Kişi mümkün olduğu kadar görünmez olmak isteyebilir. Bu maske, kişiye hakettiği yeri almak için yeterince önemli olmadığına ve var olmayı başkaları kadar haketmediğine onu inandırabilir. Bu yarayı taşıyan kişi, kendini bir hiç olarak her gördüğünde ve onu panikleten bir olaydan her kaçtığında yarasını besler.
2.Terk edilme yarası
Karşı cinsten ebeveyni nedeniyle terkedilme yarası yaşayan kişi, muhtaç kişi maskesi takar. Kişi bu maskeyle ağlayarak, söylenerek ya da etrafta olan bitene boyun eğerek ilgiye ihtiyacı olan ve ilgi arayan küçük bir çocuğa döner, çünkü tek başına olaylarla başedemeyeceğine inanır. İnsanların onu terk etmemesi ya da ona daha fazla ilgi göstermesi için adeta taklalar atar. Kişi sevgi, destek, ilgi ve yardımı bulabilmek için hastaymış gibi davranmaya, hastalıklar yaratmaya ya da kendini farklı sorunların kurbanı göstermeye çevresini ikna edebilir. Reddedilmeyi kolay kolay kabul edemez ve ısrar etmeye eğilimlidir. Acı çektikçe istediğini almak için manipülasyon, dargınlık, şantaj, intihar tehdidi gibi her yöntemi kullanmaya hazır olur. Sevilmek ve yalnız bırakılmamak için attığı taklalar arasında bu sevginin sona ermesine izin vermemek için çok zor durumlara bile katlanır. Sorunları görmez, terkedileceğinden korktuğu için her şeyin yolunda gideceğine inanmayı tercih eder, terk edilmemek için birlikte olduğu karşı cinse öyle yapışır ki, duygusal şiddetten aldatılmaya kadar her türlü negatifliği görmezlikten gelebilir. Muhtaç maskeli kişi, kendiyle ilgili bir konuyu her yarıda bıraktığında ve başkalarına yapıştığında yarasını besler.
3.Aşağılanma yarası
Ağırlıkla anne veya çocuğun ihtiyaçlarıyla birebir ilgilenmek durumunda olan ebeveyn tarafından yaşatılan aşağılanma yarası uyarıldığında kişi mazoşist kişi maskesi takar. Bu kişi, kendini aşağılanmış ve küçümsenmiş hissetmemek amacıyla, işe yaramak için her şeyi yapar, hatta başkalarının sorumluluklarını onlar bunu talep etmeden üzerine alabilir. Aynı nedenle kendisi için çok önemli olduğu halde hayatını özgür olmasına izin vermeyecek şekilde ayarlar, çünkü özgür olursa sınırlarını bilememekten ve kendini utandıracak durumlara girmekten korkar. Ayrıca kişi değersizlik duygusuyla kendi ihtiyaçlarını dinlemez, sadece başkalarını düşünerek iyi, cömert ve kendi sınırlarını aşsa bile her zaman yardıma hazır biri olur. Çoğu zaman başkalarının suçunu yüklendiğinden kendisini her şey için suçlar, bu onun iyi biri olma yoludur. Aşağılanma yarası çeken biri, kendini her aşağılayıp başkalarıyla kıyasladığında, yarasını besler.
4.İhanet yarası
Karşı cinsten ebeveynle yaşanan ihanet yarasına sahip kişi, bu yarayı tekrar yaşamamak için kontrolcü kişi maskesi takar, bu da onu güvensiz, kuşkulu, her zaman tetikte, otoriter ve beklentileri yüzünden hoşgörüsüz yapar. Kişi, güçlü biri olduğunu ve özellikle de kolay kandırılamayacağını göstermek için her şeyi yapar. Bu maske, kişiye ününü kaybetmemek için yalan söylemek dahil bir sürü şey yaptırabilir. İhtiyaçlarını unutan ihanet yarası çeken kişi, diğerlerinin onu güvenilir biri olarak görmeleri için gereken her şeyi yapar, kendini yanlış şeylere inandırarak, kendine iyi zaman geçirme izni vermeyerek yarasını besler. Ebeveyn tarafından yapılan her öngörülemez davranış, kişide ihanet duygusu yaratabilir.
5.Haksızlık yarası
Aynı cinsten ebeveyn yüzünden yaşanan haksızlık yarası yaşadığında kişi, benzer bir durumda kendini korumak için onu soğuk gösterecek sert kişi maskesi takar. Zayıf noktasını göstermemek için kendini duygusuz ve soğuk biri olarak gösterir ancak tutumu gibi vücudu da sertleşecektir. Bu maske ayrıca onu oldukça mükemmeliyetçi biri yapacak ve kendine karşı büyük bir öfke, sabırsızlık, eleştiri ve hoşgörüsüzlük yöneltmesine neden olacaktır. Kendinden çok şey bekleyecek ve sınırlarına saygı duymayacaktır. Haksızlık yarası çeken biri, kendinden çok şey bekleyerek yarasını ciddileştirir. Daha çok küçük yaşlarda insanların onu olduğu kişi için değil, yaptıkları için daha çok takdir ettiğini farkeder. Çok fazla şey yapmasının ve her şeyi hızlıca tek başına halletmek istemesinin nedeni budur. Bu yüzden, dinlenmesine ve zevk almasına izin vermez. Reddedilme ve haksızlık yaralarını beraber taşıyan bir kişi, reddedilmemek için daha çok hislerinden kopar.
PEKİ YARALARIMIZ NASIL İYİLEŞEBİLİR?
Kitaba göre, yaralarımızı iyileştirmek için ne kadar beklersek o kadar ciddileşir ve onları uyandıran her yeni durumda daha da büyürler. Yaralarımızı iyileştirmenin 4 aşaması ise özetle şöyle aktarılmış:
1.Bir yarayı iyileştirmeye hangi yaraya sahip olduğunuzu tanıyarak ve varlığını haklı bulmadan onu kabul ederek başlıyorsunuz. Bu, kendinize insan olma hakkını vermek ve iyileşmek için kendinize zaman tanımayı gerektiriyor. Yani neyi neden yaptığınızı görerek kendinizi anlamak anlamına geliyor.
2.Her insanın sevmediği yönlerini veya ortada bir yarası olduğunu farkettiğinde bunlara direnç göstermesinin de normal olduğunu kabul etmeniz gerekiyor. Yani yaranın varlığını kabul etmeniz, önce direnç göstermeniz olası.
3.Üçüncü aşamada yapmanız gereken, kendinize acı çektirme ve ebeveynlerinizden birini veya ikisini bu acı için suçlama hakkı vermeniz. Bu noktada bilmeniz gereken en önemli gerçek, annenizin ya da babanızın da aynı yaradan muzdarip olduğu… Onların kendi ebeveynleriyle olan deneyimleri sizinkiyle birebir aynı olmayabiliyor ancak aynı yaraları mutlaka hissetmiş oluyorlar. Yaralarımız ancak kendimizi ve ebeveynlerimizi gerçek anlamda bağışladığımız zaman iyileşiyor. Yani, sizinle aslında aynı yaralarla büyümüş, ama kendini iyileştirememiş ebeveynlerinizin durumunu anlayarak onlara göstereceğiniz merhamet, sizin kendinize de aynı merhameti gösterebilmenizle sonuçlanıyor.
4.Dördüncü aşamada hala kendini korumanız için maskeler takmanız gerektiğine inanmayı bırakıyorsunuz. Kendini sevmeniz, kendinize o an olduğunuz kişi olma hakkını vermek ve başkaları yaptığında kınadığınız şeyleri siz yaptığınızda da kendinizi kabullenmek demek. Kendinize bazen başkalarını reddederek, terk ederek, aşağılayarak, onlara ihanet ederek ya da haksızlık yaparak onları yaralama hakkı vermeniz gerekiyor. Bir başka deyişle, insan olma hakkını, hata yapma hakkını kendinize verebilmeniz… İnsan olmak, herkesi memnun edemeyecek ve hoşuna gitmeyecek insani tepkilere sahip olabileceğiniz anlamına geliyor.
Yaraları iyileştirme yöntemlerini detaylarla aktaran kitaba göre, yaralar bu yolla gerçekten de zamanla giderek iyileşiyor. Örneğin kişinin reddedilme yarası, bir yerde daha fazla yer aldıkça ve kendine güvenme cesareti gösterdikçe iyileşme yoluna girebiliyor. Öyle ki biri onun varlığını unutmuş gibi davransa bile kişi kendini iyi hissedebiliyor. Panik yaşamaktan korktuğu durumlar başına gitgide daha az gelmeye başlıyor.
Kitapta 5 yaranın her birine sahip bireylerin fiziki özellikleri, davranış biçimleri, iyi ve kötü yönleri, öyle güzel örnekler ve detaylarla anlatılıyor ki, siz hem kendinizdeki, hem de çevrenizdeki insanların yaralarını çok net görebiliyorsunuz.
Bu bence insana dair öğrenmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz alanlardan biri, çünkü biz birbirimizi benzer yaralarımızdan tanıyor, birbirimizin yaralarını ne kadar iyi anlarsak o kadar gerçek bir sevgiyle onları sarabiliyoruz.
Yazar: Nihal Yuvacan