Gözyaşlarımızın tadı aynı

“Evlen, çoluk çocuk sahibi ol, hayatını yaşa kızım!” Evet okurken beni güldürse de, iyi ki silmemişim. İyi niyeti hatırlamak için, böyle insanların varlığını hatırlamaya ihtiyaç duyuyorum.
Zinnet Teyze, bana evle başedemediğim bir dönemde yardıma gelen biriydi. Annemi kaybettikten sonra uzun süre kendi evime uğramayınca, dönüşümde onu aramıştım.
Şöyle bir an… Beraber dolapları yerleştiriyoruz, ben çay yapıyorum, olanları soruyor. Ben cümlelerimin yarısı içimde, kırık dökük cümle kurmaya çalışıyorum. Sonra kendi kayıplarından bahsediyor, annesini, ablasını, abisini teker teker nasıl kaybettiğini, en gitmez dediklerinin nasıl ortadan kaybolduğunu… Anlayan bakışlarla biraz yorgun, biraz kalender ama kısa ve öz, “Üzülme, hepsi geçiyor bir gün kızım” diyor.
İçim orda cız ediyor. Hepsi geçiyor derken içimde yükselen -peki nasıl- sorusuna cevap bulamadığımdan değil, kızım diyerek nasihat eden kadınların hiçbirinin gerçek kızı olmayacağımı anladığım için. Bu burkulma anını, arkadaşlarımın anneleriyle karşılaştığımda hissedecektim çok sonra. Çok kötü bir gün, anne olan bir arkadaşımla telefonda konuşurken bana içten bir ‘canım’ demesiyle adeta 10 yaşıma inmiş gibi dudak büzecektim aynı nedenle. O çocuğu karşıma alıp -kızım ağlama artık- diye kendi kendime konuşacaktım bile.
Zinnet Teyze giderken, anneme aldığım ama elimde de tutamayacağımı hissettiğim tepsiyi ona veriyorum. Çok seviniyor. Sonra bir bayram zamanı, öyle bir hatırını sorayım derken, belli ki buna mutlu oluyor ve sıralıyor kırmızı gülle bitirdiği şuradaki mesajını. Zira evlilik mühim:)
Tebessüm etmek bir yana… İçimizde benim gibi bu sızıyla birlikte yaşamaya çalışanlar var, bazısı arkadaşım, bazılarınızı tanımıyorum. Ama Şebnem Ferah’ın o şarkısındaki gibi, gözyaşlarımızın tadı aynı. Bu sızının eşlik ettiği milyonlarca hayatın içinde, iyi şeylere tutunmanın tam anlamıyla çare olduğu anlar kadar, iyi şeylere tutunmanın gözyaşlarını silemediği anlar da var. Yağmurun yağıp geçmesi ne kadar doğaya aitse, o anlarda gözyaşlarımızın akıp kendini bırakmasına izin vermek de o kadar doğaya ait. O anlarda güçlü olmama özgürlüğümüz var bizim. Hayatta her şeyi çözmeye ve anlamaya gücümüzün yetmediğine idrak etmeye, zamana ve gerçek bir iyi niyetle omzumuza dokunan dost ellere ihtiyacımız var.
Yazar: Nihal Yuvacan