Kar tanesi gibi düşerken
Kar tanesinin içindeki kristaller birbirlerinden farklı şekillerde oluştuğu için hiçbir kar tanesi bir diğerine benzemez. Eşit hafiflikte yaratıldıkları için fırtınalı havalarda bile yağarken birbirleriyle çarpışmazlar.
Bu yüzden birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu en iyi onların anlatıyor olması, gerçekten de boşuna değil…
Biz de kar taneleri gibi düşüyoruz dünyaya, hiçbirimiz birbirimize tam olarak benzemiyoruz. Ayrı ayrı şekillerle iniyoruz gökyüzünden. Her birimiz kendi soğuğuyla büyürken kardan adam oluyoruz. Kardan ‘adam’. Bazıları da olamıyor.. Onlar gökten inerken başkalarına karışıp onlara zarar veriyor ve fırtınada hırslı birer kartopuna dönüşüyor.. Çığ gibi oldukları yerden koparak önlerinde ne var, ne yoksa ezip geçiyorlar, yok ediyorlar.. Bazılarıysa öyle boş ve kolay savruluyor ki kaybolup gidiyor gökyüzünde.
Kardan adamlarsa havuçtan burunları, kömürden gözleri, gülen yüzleriyle hep oradalar. Sıcak eritse, fırtına bozsa da, farketmez.. Dünyaya kışı en iyi onlar hatırlatırlar. Aklımızda en iyi onlar kalır kıştan geriye..
Birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu bize ‘kar taneleri’ anlatır, Mevlana’nın sözüdür bu.
Kar taneleri gibi yeryüzünde, birbirinden farklı desenlerle yavaşça düşerken, onlar gibi kendi yolumuzda yol almayı öğrenmeyi diliyorum biraz daha. Birbirine zarar vermeden, eritmeden, hırpalamadan.. Yanında düşmekte olan kar tanesinin hayallerinin yanında giderken sana ihtiyaç duyduğunda ona değmesini bilerek. Bundan fazla bir şeye gerek yok gökyüzü için.
Kar yavaşça, sanki bir müzik ona eşlik eder gibi, bembeyaz yağarken, bana yeryüzündeki her şey temizlenir, bütün karanlıkların üzerini aydınlık sarar gibi gelir..
O yüzden bütün kendi yolunda ilerlemesini bilen o kar tanelerinin, kardan da ‘adam’ olabilmesini bilebilenlerin olduğu bir dünyada çoğalmayı hayal ediyorum. Çünkü aynı yeryüzünde ve gökyüzünde neyi paylaşamadığımızı hala bilemiyorum.
Karın içinde açan kardelenler de vardır, görmesini bilebilenler görür onları..
Bir kardelen, kendi yolunda giden bir kar tanesi, güneşe yönelen bir çiçek ve köklerini toprağın derinliklerine salmış bir ağaç, bize yaşamayı öğretmek için yeter…
Herkes kendi yolunda ilerlerken birbirimize eşlik etmeyi öğrensek sadece.
Mevsimler gelip geçiyor, yeryüzüne nasıl ve ne zaman konarsak konalım, her şeyin sonunda bir ‘güneş’ çıkıyor çünkü.
Yazar: Nihal Yuvacan