Prenses olmak ya da olmamak
Bir kız çocuğu için ‘kabarık etek’, prenses gibi hissetmek için ilk kuraldır. Sihirli bir değnek değmiş gibi, okuduğu masaldaki küçük güzel kız olmanın ilk formulü.
Bir gün 7 yaşında olduğum, bir okul gösterisinde tüm sınıfımdaki kızların kırmızı kabarık etekler giydiği eski bir fotoğrafıma rastladım. Ben de aynı etekten giymiştim ama içlerinde bir tek benimki kabarık değildi. Anneme bunu sorduğumda o gün benim eteğimi kolalamamış olduğunu, o yüzden kabarmadığını söylemişti. Saçlarımın da bit salgını nedeniyle erkek gibi kesilmiş olduğunu eklemeliyim. Kısacık saçlı, eteği sönük, parlayamamış ama bu farklılığının bile farkında olmamış, gülümseyen bir çocuk. Ve tabii aynı zamanda bitli olduğu saç kesimiyle ifşa edilmiş.
Prenses olmadan önce gerçekten çocuk olmayı öğrenmeli her çocuk. Çünkü çocuk olmanın kendisi, başlıbaşına zaten bir masal. Çocukken hep çok uzakta bir yerde duran hayat, sadece kirli bir şortla koşturduğunuz sokaklara çıkar. Sokaklar bütün sıradanlığı ve gerçekliğiyle tamamıyla o zamanlarda size aittir. Hayatın size prens veya prenses gibi davranma süreci oldukça kısadır, bu süreci suni yollarla, hayatta sürekli tökezletecek kadar uzatmak, bu yüzden çok anlamlı değil.
Bugün çocukken prenses gibi büyütülmemiş, kendi ayakları üzerinde duran, güçlü her kadın, aslında içinde kendi masalının peşinde bir kız çocuğunu hala taşır. Bu, çocukluktan beri güzel kız çocuklarına yüklenen prenseslik müessesesinin taşıdığı yüzeysellikten daha farklı bir şeydir. Bu kadınlar, bugün kendilerine ‘prenses gibi davranan’ adamları, bunun bir ‘ilüzyon’ olduğunun farkında oldukları için reddetmektedir, onlar kendilerini gerçekten oldukları kişi gibi hissettirebilmeniz ama içlerinde taşıdıkları gizli masala eşlik edebilmenizle ilgilenirler. Yani yapaylıktan çok gerçeklikle.
Gerçekliği yaşamak, ilüzyona sığınmaktan e biraz daha zordur tabii.
Pamuk prenses olmanın bedeli pazarda 35 TL, peki ya gerçek hayatta?
Yazar: Nihal Yuvacan