Mumla aradığın: Güven
Genç, haksız ölümlerin sıralandığı bugünlerde, ‘güvene’ dair söz söylemek utanç gibi. Kendi küçük dünyanın karanlıklarından söz etmek, kocaman bir yangınla dalga geçer gibi biliyorum.
Hayatın öyle orta yerinde ki. Esgeçemediğin, neyi var ediyosan temeline onu koyduğun şey güven. O yokken her şeyin bir illüzyon olduğunu anladığın.
Bahsediyorum, çünkü zamansız.
Üzerine düşsen, yere düşmeyeceğinden emin olduğun his. Çıplak kalabildiğin karşısında. Duyguların en saf haliyle kaldığında pişman olmadığın. Geriye dönmek, hiç yaşanmamış gibi varsaymak zorunda kalmadığın. Seni utandırmayan. Omzuna başını koyduğunda dünyanın en huzurlu yerindeymiş gibi hissedebildiğin.
Sana sıradan bir kadınmış/ adammış gibi hissetirmeyen. Ruhuna bakmaya gerek görmediği her sıradan kadına/ adama yaptığı basit muameleyi sana yapmadan önce iki, üç kez, beş kez düşünen.
Kırmaktan, yanlış anlamandan imtina eden. Sana ‘herkes gibi’, ‘farksız gibi’ hissettirmeyen.
Bedeninin güzelliği kadar onu yaşatan ruhu görmeye aç. Ruhsuz bedenlerin sürekli ve gerçek bir mutluluk vermeyeceğinin farkında. Sarıldığında ruhunun doyabildiği, sarıldığında küçücük, savunmasız bir kedi gibi kıvrıldığın.
Eline konduğunda avucunu kapatmayan; o senin eline konunca avucunu kapatmadığın.
Seni denemeyen. Oyun yapmayan. Pazarlık yapmayan. Gerçek sevgide pazarlık olmadığını çok iyi bilen.
Seni sen yapan değerlere saygı duyan. İşine gelmediği ilk anda kapıyı çarpıp gitmeyen.
Seni olduğun gibi görmeden önce, sana kendi olduğu gibi gelen. Sözlerinde içten olan, kalbinden geçmeyen hiçbir sözü söylemeyen. Söylediği şeyin arkasında duran, sözleri ve hissettirdikleri arasında uçurum bırakmayan.
Seni bile bile, göre göre üzmeyeceğinden emin olduğun. En kararsız kaldığında, ‘vardır bir bildiği’ diyebildiğin. Tereddüt yarattığında, çekinmeden konuşabildiğin.
Korkularından arındıran. Sana hayaller kurdurabilen.
Sensiz de pekala olabilecekken, seninle olmayı seçen.
Mükemmel olmaya çalışmadıkça daha çok güzelleşen. Bunun farkında olmadıkça daha çok sevilen.
Gülünce gözlerinin içi gülen. Hayata art niyetsiz, temiz bakan. Senin dışında, sevmediği insanlara bile nasıl davrandığına şahit olduğunda seni şaşırtmayan.
Sessizliğinden anlam çıkarmadığın. Beraber susabildiğin.
Gerçekte bil veya bilme, dualarının ucunda, onun dualarının kıyısında kaldığın.
Mumla aradığın. Karanlıkta seni bulan. Tam da bu yüzden ancak yüzü ne kadar aydınlıksa, seçebildiğin…
Yazar: Nihal Yuvacan