Mesela umut nedir? :)
*Öldürmek üzere peşine düştüğün böceğin yatağın altına girdikten sonra orada kendi kendine kalp krizi geçireceğini düşünmektir.
*Maaşının bitmek üzere olduğu o son günlerde ceketinin cebinden hiç yoktan bir 100 liranın fırlayıvermesidir.
*İş görüşmesi yaptığın gün heyecanlanıp saçmalamama halindir. Sevdiğin kadın ya da adamla ilk görüşmen de bu gruba dahil. “He de he de” diye kaldığın ya da kekelediğin o garip anlar sonlandığında da o adamın ya da kadının seni tanımak için hala gayret gösterebilmesi ihtimalidir.
*Umut bazen de bir yere dünyanın en tuhaf şekliyle çarptıktan veya ilginç düşüşlerden birini yaptıktan sonra o an orasının kalabalık olmamasıdır. Duvara tosladıktan sonra karizmayı çizdirmemek için bir şey olmamış gibi yürümeye devam etmektense orta yere çökerek acını özgürce yaşayabilmektir!
*Elmayı bitirmek üzereyken üzerinde bir tırtılın yürüdüğünü görmek ve o tırtılın tam da o an düştüğünü düşünmeye çalışmaktır.
*Metrobüs kapısının tam önünde açılmasıdır. (Metrobüs için teorik olarak daha fazla umutları zorlamıyorum)
*Kalabalık bir restoranda gürültü arasında bir şey anlatırken birkaç saniye için herkesin susması ve senin o birkaç saniyede kabak gibi ortada bağıran tek kişi olmamandır.
*Karlı bir havada, trafikte değil de evde olabilme ihtimalindir. Televizyonda güzel bir filmin tam başına denk gelmektir. Yorganı çekerken, mutfaktan mis gibi bir kek kokusunun geliyor olmasıdır.
*Çok önemli bir mesajı beklerken telefonuna gelen saçma saçma kampanya haberleriyle gereksiz bir kalp çarpıntısına kapılmamaktır.
*Sevdiğin bebeği annesi babası yokken dilediğin gibi sıkıştırırken, çocuğun seni suçlu çıkaracak biçimde feci bir feryatla ağlamama ihtimalidir. “Ya birden ağlamaya başladı, ben de anlamadım” derken sana inanmalarıdır.
*Gördüğün güzel rüyanın gelecekle ilgili güzel bir mesaj vermeye çalıştığını, kötü rüyanınsa sadece bilinçaltından kaynaklandığını düşünmektir.
*Bir şeyi sözlere dökemediğinde, birinin sadece sana sarılması, senin de ona sarılmandır. Açıklama yapmama, soru sorulmaması lüksüdür.
*Kalabalık bir iş toplantısında notlarına bakmadan konuşurken, bir anda tekrar bakma ihtiyacıyla başını eğip yanlışlıkla alakasız bir cümleyi okumaya başlamamaktır.
*“Hem kel hem fodul” cümlesini tam söyleyecekken karşındakinin gerçekten kel olup olmadığını anımsamaktır. Hem kelimesi çoktan ağzından çıktığı için “hem öyle, hem böyle, düşünebiliyo musun” cümlesine çevirdiğinde, karşındakinin bunu anlaması ihtimalidir.
*Sarhoş olduğunu farkettiğinde, -en olmaman gereken yerlerden birindeyse- öyle değilmiş gibi yaparken sarfettiğin inanılmaz gayretin başarıya ulaşmasıdır. Senden bağımsız süzülmeye başlayan cümleleri havadayken yakalayabilmektir.
*Karşında derdini anlatan biri olduğunda, sen onu her şeyinle dinlerken sadece bir an için aklının bir yere gitmesi ve o anda karşındakinin ‘sen ne düşünüyosun’ dediğinde yediğin saniyelik vurgundan yırtabilmendir umut. Çaresizce ‘Zor tabii, haklısın..’ dedikten sonra konuyu anlayabilecek ipuçlarını yakalayabilmendir.
*Bazen her şeyin tuhaf bir biçimde rayında gitmesidir. En azından 1 gün için 🙂
Yazar: Nihal Yuvacan