Kanatlarını sonuna kadar aç
Öfken, hayatta kanatlarının açılabildiği alan kadar.
Karanlık bulutlar tepende gezerken, gökyüzünde var olabilmek için ardına kadar açtığın, önce senin kendi yorgun kanadına meydan okutturan güç, ‘öfke’. Kanatlarını onunla öyle ardına kadar aç ki, tersten yüzüne inatla savrulan rüzgarın tüketen direnci kırılsın. Rüzgara, kiminle dans ettiğini yeniden öğreten güçlü bir martı ol. Diğerlerinden farklı. Kimseye benzemek zorunda kalmadan. Sevilmek kaygısından uzakta. Kocaman kanatlı, kocaman kalpli, özgür ve mutlu.
Nereye gittiğinin önemli olmadığı bir gökte, sadece uçmakla mutlu olabildiğin. Karanlık gökyüzünü maviye ya da istediğin renk her ne ise ona boyadığın. Her boyayamadığında da ‘karanlığın canı cehenneme’ diyip şarkılar söylediğin.
Kaybetmenin seni sevmekten hiçbir şey alıp götürmediği. Ya da kaybetmenin artık bir şeylere değdiği. Rüzgarla beraber aktığın, o mücadelede hiç kanat çırpmak zorunda kalmadığın.
Güzel bi şarkının fonunda olduğun, en güzel fotoğrafların sırf sen varsın diye çekildiği. Ya da sırf sen varsın diye, bütün kötü fotoğrafların güzelleşebildiği.
Sadece sen daha iyi ol diye, kanatlarını tüm öfkenle sonuna kadar aç. Çünkü gerçek hayat, uçamadığın bütün alanların toplamı kadar. Kanatlarını bıraktığın yerin penceresinden bakakaldığın tüm gökyüzü kadar.
Kanatlarını sonuna kadar aç. Çünkü seni çok seviyorum.
Yazar: Nihal Yuvacan