21 günde hayatımızı değiştirmek mümkün mü?
Yazımın başlığı okuyan herkesin peşinden söylediği cümle şu olmalı: “Keşke yaşamımızı istediğimiz anda tümüyle değiştirmek için sadece 21 gün yeterli olsaydı”. Evet, 21 günde mucizeler yaratmıyoruz belki ama psikoloji ve bilimin ışığında söyleyebiliyoruz ki bir şeyleri değiştirmek yolunda adımlarınızı sağlam atmanız için en önemli tüyolar bu 21 günde saklı…
-Elele- Ağustos 2015- Ek çalışmam-
21 güne hayatımızda hep istediğimiz ama pek çok nedenden bir türlü gerçekleştiremediğimiz değişimin ‘kuluçka’ dönemi diyebiliriz. Peki neden 21? Bunun psikolojideki temeli, bir davranışın, bir duygunun veya düşüncenin 21 gün boyunca devam ettirildiğinde, kurulan yeni nöron bağlantısı sayesinde, alışkanlık haline gelmesine dayanıyor. Bir başka deyişle sinir ağlarında pek çok fikir, düşünce ve his barındıran hücrelerimiz düzenli olarak yıkılırken yeni bir hücrenin oluşması için tam 21 gün geçmesi gerekiyor.
Tabii biz hayatın içerisinde bocalarken ve ‘Neden her terslik beni buluyor?” diye düşünürken muhtemelen pek hücrelerimizin farkında olamıyoruz:) Pek çok bağlantıyı, galiba en çok kendimize yabancılaştığımız için çözemiyoruz. Kendimize kör ve sağır kaldığımız için içimizden gelen sesleri de duymakta zorlanıyoruz belki… Her pazartesi yeniden başlayan diyetler, sabahları erken kalkıp spor yapma hayallerinin saati hep 5 dakika ileri kurmakla sonuçlanan bir kısır döngü haline gelmesi, ‘En iyisi hiç düşünmemek’ dediğimiz o konuya tam da o gece kafamız takıldığı için uyuyamayışımız… Ertelenen planlarımıza, iş hayatımızdaki kafa karışıklıklarımız ve özel hayatımızdaki çıkmazlarımız eklendiğinde değişim alarmı çalmaya başlıyor. O noktada bir şeyleri değiştirmek istiyor ama günübirlik kararlar alarak aslında bir türlü nereden başlayacağımızı bilemiyoruz. İşte o 21 günün nefes almaya başladığı an, bu an.
“21 günde hayatımızda neleri nasıl değiştirebiliriz?”, Elele okurları için önde gelen yaşam koçlarına danıştık ve önerilerini kaleme aldık. Ortak fikir şu: 21 gün tabii ki mucize değil, ancak değişimin dilini öğrenmek ve hayatımızda bir yenilik ve alışkanlık yaratmak için mükemmel bir başlangıç… Olumlu telkinin nasıl yapılabileceğini bilmeyen, kendine en doğru şekilde nasıl odaklanacağından emin olmayan, hem kendisi hem insanlık için bir adım atmak isteyen herkes için yaşam koçlarının görüşlerini derledik…
Müge Çevik
Şapka Danışmanlık’ın kurucusu, yaşam koçu
Mutluluk Kulübü kitabının yazarı
“21 güne takılıp değişim yolunda olmanın keyfini atlamayın”
Beynimizi yeniden komutlamak, eski ve işe yaramayan bir alışkanlığı yenisi ile değiştirmek, bir fobiden kurtulmak, yeni bir alışkanlık kazanmak için 21 günde mucizeler yaratmak mümkün müdür sorusunu Şapka Danışmanlık’ın kurucusu Yaşam Koçu Müge Çevik, şöyle yanıtlıyor: “Evet, 21 günde alışkanlıklarda ve davranışlarda bazı değişiklikler yaratmak, yeni bir şey öğrenmek ve bu öğrenilen şeyi otomatikleştirmek mümkün. Ancak bunun olabilmesi bazı koşullara bağlı. Bilinçaltı ve bilinçli zihin karşı karşıya geldiğinde her zaman bilinçaltı kazanır. Yani, davranışta bir değişiklik yaratmak istiyorsak öncelikle bilinçaltımızın buna izin vermesi gerekir. Bilinçaltımızın bu değişime bir direnç göstermiyor olması gerekir ki; 21 gün boyunca bilinçli olarak yaptığımız egzersiz 21 günün sonunda yeni bir alışkanlığa veya davranışa dönüşebilsin. 21 gün boyunca yapmaya niyet ettiğimiz şey, önemli ihtiyaçlarımızdan biri ile çeliştiğinde veya ona cevap vermediğinde maalesef işlevsel olmayan bir çözüm sunacak ve 21 günün sonunda bumerang gibi bizi çok hızlı bir şekilde geri çekecektir. Ancak, 21 günde yaratmak istediğimiz değişimin veya kazanmak istediğimiz alışkanlığın beden, zihin, duygu ve ruh bütünlüğümüze uyduğunu ve tam da ihtiyacımızı karşılayacak şey olduğunu varsayarsak, tabii ki 21 günde yeni bir alışkanlık kazanabilir, harika bir öğrenme gerçekleştirebilirsiniz.”
21 günden verim alabilecek 5 tüyo
1- 21 gün için kendinize koyduğunuz hedef her ne ise, sigarayı azaltmak, daha erken uyumayı alışkanlık edinmek, daha az abur cubur, sabahları daha erken kalkmak, yürüyüş yapmak, belli bir konudaki olumsuz düşüncenizi kırmak yada pozitife dönüştürmek gibi, bu niyeti dillendirdiğinizde bedeninizin gevşek ve sıcak olduğundan, yani bilinçaltınızın bir itirazı olmadığından emin olun.
2- 21 gün boyunca olacaklara değil, 21 günün sonunda kim olacağınıza ve yeni alışkanlığına odaklanın. Olmuşçasına, gerçekmişçesine kendinizi sonuca uyumlayın.
3- Her öğrenme zigzaglar şeklinde olur. 21 gün boyunca bazı günler çok zorlanacak, bazı günler vazgeçmek isteyecek, bazı günler kaytarmaya meyilli olacaksınız. Bu öğrenme eğrisidir. Bunun, sizin motivasyonunuzu düşürmesine izin vermeyin. Yolda kalmak konusunda ısrarcı olun ve iradenizi gösterin.
4-Tüm süreç boyunca kendinize şahitlik edin. Kendinizi değiştirmek istediğiniz davranışı tam yapmak üzereyken ya da değiştirmek istediğiniz düşüncelere dalarken bulacaksınız. Kendinizi gözleyin, fark edin. Baskı yapmayın, itici güç kullanmayın. Ters tepebilir. Sadece ne yaşadığınıza şahitlik edin. Fark edin.
5- Sonuç, yüzde 100 istediğiniz gibi değilse, olandan mutsuz olmayın. Belki de şimdilik bu kadarına hazır olduğunuzu unutmayın. Bir süre sonra aynı konuda, daha iyisini yapmak üzere kendinize zaman verin. Bir niyetin gerçeğe dönüşebilmesi için irade, irade için de her zaman umut gerekir. Yaşamın kendisi bu umudu barındırdığından, insan isterse yapamayacağı şey yoktur. Dönüşüm ya da değişimin değil, yolda olmanın keyfini sürün”
Seda Diker
Bilinçaltı Uzmanı ve İlişki Koçu
Negatif duygulara ‘topraklanma’ ile son
Bilinçaltı Uzmanı ve İlişki Koçu Seda Diker, 21 günün vücudun davranış değişikliğini anlamasını sağlamak için gerekli bir süre olduğunu ancak kalıcı bir değişiklik için çalışmalara devam etmek gerektiğini söyleyerek başlıyor söze. “Unutmayın ki 21 gün sadece bir başlangıç. Gerçekten emek harcamadan kalıcı değişiklikleri sağlamak çok zor. O yüzden kendinize yeterli süreyi tanıyın, acele etmeyin ve kendi mucizenizi kendiniz yaratın” diyor.
Diker’in bu yöndeki metodu, negatif duyguları nötralize eden ‘Topraklanma seansı’… Devam ediyor: “Günlük konuşmamız esnasında beynin alpha frekansında olduğunu, seans sırasında ise nefes sayesinde beyin dalgalarını yavaşlatarak beta seviyesine indiğimizi söyleyen Diker, “Bu seviye hipnoz değildir. Asıl amaç odağınızı kendinize yönlendirmeniz. Ardından sizi rahatsız hissettiren, üzen olayla ilgili sorularıma cevap ararsınız. Fark edemediklerinizi fark edersiniz. Duygu boşalımı yaşarsınız. Mesela, karşınıza aşırı öfke duyduğunuz eşinizi getiririm ve onunla içinizden geldiği gibi hiçbir kısıtlama yapmaksızın konuşmanızı, içinizi dökmenizi sağlarım. Onun tepkilerini de görürsünüz. Kendinize bir üst seviyeden bakarsınız. Burada ağlamak, bağırmak, küfretmek, yastıkları yumruklamak serbest… Sonra sizi o kişiyle isteklerinizi net bir şekilde ifade etmeniz yönünde konuştururum ve duygularınızın pozitife dönmesini sağlayacak birkaç meditasyon yaptırırım. Ve işte güzel bir başlangıca hazırsınız! Bu seansı gerçekleştirdikten sonra sizden 21 gün boyunca seans süresince yaptığımız olumlamaları tekrar etmenizi isterim. Zira, vücut ancak 21 günde tam temizlik yapabiliyor. Nötr olduğunuza emin olduktan sonra ve ne istediğinize gerçekten karar verdikten sonra ilişkilerinizde problem yaşadığınız kişiyle iletişime geçebilir ve çözüm sürecini başlatabilirsiniz.”
Dr. Ebru Nurluoğlu
Kendinden Kaçarken Yakaladım Seni / Mutluluk Kılavuzu” adlı kitabın yazarı;
Mutluluk Okulu kurucusu ve Değişim Koçu
Peki 21 günde nasıl daha mutlu oluruz?
Mutluluk formülü: Sadelik + Öze sadakat + Ritüel + Barış!
‘Kendinden Kaçarken Yakaladım Seni’ kitabında kişilerin iş ve özel hayatlarını yeniden tasarlayarak daha huzurlu ve mutlu var olabilmek için gerekli olan kılavuzu sunan Değişim Koçu Dr. Ebru Nurluoğlu, 21 günde atılacak temel mutluluk yolu adımlarını şöyle özetliyor:
‘Proje benim’ deyin
Değişime duygusal anlamda hassas olduğunuz kadar düşünsel anlamda da “bir proje” olarak bakın. Yani kendinizi bir proje olarak ele alın. Hayatınızda neler değişse siz daha mutlu olursunuz bunların dökümünü çıkarın.
Bir uzmanla çalışın
Değişime iç dünyanızda sıkı sıkıya direnen bir sabotajcınız olabilir. Hem bu sabotajcıyı alaşağı etmek, hem de bundan sonraki maddeleri daha kolay adımlamak için ihtiyacınız yönünde psikolog, koç ya da kişisel gelişim uzmanlarından destek alın.
Engelleri bulun
Mutluluğu aramayı bırakın, önce mutlu olmanıza engel olan şeyler neler onları bulun. Mutlu olmanızı engelleyen unsurlar arasında sizin kontrolünüzde olan neler varsa onlara odaklanın. Odağınızı bu alanları iyileştirmeye verin. Elinizde olmayan şeyler içinse üzülmeyi bırakın. Bu sizin yapabileceğiniz iyi şeylerin enerjisini de alacaktır.
Kendi cennetinizi tarifleyin
Elinizde kâğıt kalem, projenizi masaya yayın ve usul uslu soruları cevaplayın: Gerçekten ne istiyorsunuz? Kim olmak istiyorsunuz? Bu istediğiniz sizi ne kadar mutlu edecek? Ne kadar seçeneğiniz var? Ulaştığınızda hayatınız neye benzeyecek?
Kendinizle bir anlaşma yapın
Hedefiniz değişimse, bazı alışkanlıklarınızla vedalaşacaksınız demektir. Değişimin beraberinde bazı bedeller getireceğini kabul edin. değişime evet dediğinizde doğal olarak bazı şeylere de hayır diyor olacaksınız ve bu da belli sizden bir irade isteyecek.
Mutluluk formülünü uygulayın
Mutlu olmanın tek bir yolu yok. Ancak temelde şu: “sadelik + öze sadakat + ritüel + içsel barış”. Gösterişten, karmaşık ilişkilerden, size hizmet etmeyen düşüncelerden uzaklaşın. Değerlerinizle uyumlu yaşam sürmeye dikkat edin. Örneğin, özünüzde neşeli olmak varsa hayatınıza neşeyi nasıl getirebileceğinize bakın. Pişmanlık yerine telafi alışkanlığı edinin ya da olanı kabule geçin… İnsan kendi ve etrafı ile didiştikçe mutsuz oluyor. Oysa kendini övmek, haklı olduğunu iddia etmek, üstünlük taslamak dahil, güç savaşından biraz uzaklaşsanız etrafınızdaki negatif enerjinin de azaldığına tanık olacaksınız. İnsanın kendini sürekli suçlaması, kendini başkalarından daha azımsaması da benzer yıkıcı etkiler getiriyor.
21 gün boyunca her gün düzenli bir uygulama yapın (dua, şükretme, meditasyon, tasavvuf felsefesi okuma, nefes terapisi vb.) Ayrıca zevk aldığınız bir şeyi hayatınıza sokun. Örneğin 2 günde bir yarım saat öğlenleri uyumak, haftada 2 sabah iş arkadaşları ile işe gelmeden farklı yerlerde erken kahvaltı etmek…
Rana Özşeker
RNA Değişim Yönetimi’nin kurucusu/ Yaşam koçu
Değişim için motive eden bir ödül şart
RNA Değişim Yönetimi’nin kurucusu Yaşam Koçu Rana Özşeker, insanların zihinlerinden geçirdikleri değişimleri yaşayabilmeleri için bazı alışkanlıklarından vazgeçmeye karar verdiğinde en çok zorlandıkları alanın konfor alanından çıkmak olduğunu söylüyor. Aslında değişimin en sancılı tarafı da bu konfor alanımızdan yani hayatımızda var olan düzenimizden çıkamamamızdan ileri geliyor. Özşeker’e göre, stres yaşamadan, tanıdık ortamlarda öngörülebilir davranış kalıplarıyla çevrili olduğumuz bu görünmez alanı, bizi tehdit etmediği, değişimlerin olmadığı rahat bir ortam sunduğu için öyle hemen kolayca bırakmak istemiyoruz. Çünkü içimizde büyüyen huzursuzlukları susturup, korkularımızın farkına varmadan yaşayıp gittiğimiz bir alan bu. Ancak, en başarılı olanların sürekli bu alanların sınırlarını zorlayan kişiler olduğunu belirten Özşeker, “Kaybedebileceklerimizin çok olduğunu düşündüğümüz zaman yerimizden kıpırdamak, risk almak istemeyiz. Bazen de bir adım atar ama ilk denemede yürümezse arkamızı dönüp güvenli alanımıza koşarız. Chicago Üniversitesi’nden Mihaly Csikzentmihaly, çalışma ve araştırmalarını topladığı Akış (Flow:The Psychology of Optimal Experience) adlı kitabında en başarılı olanların sürekli konfor alanlarının sınırlarını zorlayarak dışına çıkanlar olduğunun altını çiziyor. İlk denemelerinde aldıkları sonuçları görünce geri adım atmayan bu kişilerin, yeni alanlarında ilk başta rahatsızlık ve acı hislerinin eşlik ettiği daha yüksek performans seviyesine alışıp sonunda acının yerini rahatlama ve güven hissi alana kadar dayandıklarını ifade ediyor” diyor.
Alışkanlık değişimi ile ilgili son dönemde ortaya çıkan birçok model olduğunu belirten Özşeker, şöyle devam ediyor: “Bunların içinde en popüler olanı Charles Duhigg’in “Alışkanlıkların Gücü” kitabında paylaştığı tetik ve ödül mekanızmasına bağlı olanıdır. İnsanlar ya bir ödül için harekete geçer ya da bir cezadan kaçmak için. Eğer bizi iten ya da çeken bir güç yoksa konfor alanımızdan çıkmayız. Bazen beğenilmektir gibi soyuttur ödülümüz, bazen de para gibi somut. Eğer ödül yeterince motive ediciyse alışkanlık değişimi başarılı olur. Aslında bu değişimin ne kadar zaman alacağı, ne zaman içselleşeceği ve yeni davranış biçiminin ne zaman alışkanlık haline geleceği ödülün bizim için ne kadar önemli olduğuna ve iç motivasyonumuzun ne kadar güçlü olduğuna bağlıdır.”
Ece Vahapoğlu
Yazar, Sunucu ve Wellness Eğitmeni
’21 Günde İyi Hisset’ kitabının yazarı
Tekrarlayarak iyi hissedin
’21 günde iyi hisset’ kitabının yazarı ve sunucu Ece Vahapoğlu, ideal sağlıklı bir vücudun spor ve sağlıklı beslenmeyle belli bir sürede, alışkanlık kazanılarak elde edileceğini ve yaşam tarzı haline getirilirse kalıcı olabileceğini vurgulasa da, bunun için 21 günün çok önemli olduğunu belirtiyor. Beynin kendini formatlaması için en az 21 tekrara, yani 21 güne ihtiyacı olduğunu hatırlatan Vahapoğlu, “Bir davranışı 21 gün süre ile devam ettirmek, kurulan yeni nöron bağlantısı sayesinde o davranışın alışkanlık haline gelmesini sağlar. Vazgeçmek veya yeni bir alışkanlığa geçmek çoğunluk için çok zor. Ama bilimsel süre olan 21 günü bir bilseler hayat aslında daha kolay. Önemli olan karar vermek ve ilk adımı atmak. Kısa veya uzun kavramı görecelidir. 21 gün kavramına bu açıdan çok da zaman anlamı yüklemeden ilerlemek en doğrusu. Sabırla istikrarla yeni karar doğrultusunda ilerlemek. İnsan önce kendini ikna edebilmeli, gerisi evrende kolayca gerçekleşiyor” diyor.
Bu konuda bir örnek veren Vahapoğlu, şöyle devam ediyor: “Mesela, çay kahvenize şeker atıyor ve bu alışkanlığınızdan vazgeçmek yani şekeri kesmek istiyorsanız, birden 2-3 şekeri kesmek yerine azaltarak başlayın. Ancak 21 gün boyunca eski alışkanlığınızdan farklı tüketim yapın. 21 gün sonunda çay-kahvenize attığınız şekeri tamamen kestiğinizden emin olun. 21 tekrardan sonra zaten önce beyniniz, sonra tat alma duyunuz daha farklı algılayacak ve eski ‘şekerli’ günleri çok anımsamayıp yeni düzene geçmiş olacak. Hatta 1 şeker atsanız bile sıvının tadı şerbet gibi gelecektir. Spora başlamak için de; hiç pes etmeden, 21 gün boyunca (arka arkaya her gün olmak zorunda değil; gün aşırı 21 tekrar yani 42 gün gibi) bir sürede spor yaparsanız, hem zihniniz hem bedeniniz spora alışacak; sporun salgıladığı pozitif hormonları sevecek ve zaten hep spor yapmak isteyeceksiniz. Bu kez spor yapmadığınızda rahatsız hissedeceksiniz.”
Altan Özen
İş Kavramları Koçluk Okulu’nda Yaşam ve Kariyer Koçu,
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kariyer Planlama Birimi Öğretim Görevlisi
21 günde kariyerini baştan yarat
Her gün yüksek bir dağdan paraşütle atladığınızı düşünün… Sürekli yazı yazdığınızı, sürekli tiyatro sahnesinde olduğunuzu ya da sürekli yemek yaptığınızı… Yaşamınızdan tatmin olur muydunuz? Evet yaptığımız işler her ne ise bizler de o işlerle paralel hayatlar yaşıyoruz. İş Kavramları Koçluk Okulu’nda Yaşam ve Kariyer Koçu Altan Özen, kariyerimizden tatmin olma oranımızın büyük ölçüde hayatımızdan tatmin olma ölçümüzü belirlemesinden hareketle kendimize sormamız gerekenlerle başlıyor önerilerine.
Özen’e göre, öncelikle, nelerden hoşlanıyorum, neleri kolayca ve keyif alarak yapıyorum? Yeteneklerim, diğerlerine göre daha güçlü olduğum konular/alanlar neler? Başkaları benden bahsederken hangi özelliklerimi ön planda anlatırlar? Nasıl bir yaşam tarzı aslında tam da bana göre olurdu?” sorularını kendine soran kişi, ikinşi aşamada 1 ile 5 yıl arasında kendini nerede görmek istediğini hayal ediyor, nasıl bir tempo ve iş ortamı beklediğini tasarlıyor. Son aşamada da o 5 yıl sonraki tablo için bugün hangi adımları atması gerektiğini mevcut koşulları düşünerek belirliyor. Ancak ya bu 3 adımı belirlemekte zorlanıyorsak? Gelin Altan Özen’in ilk 21 günde değişimi ufak ufak başlatmamız için 10 adımda neler yapmamız gerektiğine ilişkin önerilerine bakalım:
1- Gün boyu kendinizle ilgili aklınıza gelen özelliklerinizi bu iş için özel hazırlanmış bir deftere not alın.
2- Farklı işleri yapan, farklı kariyerleri olan kişilerle (en az 5 kişi) meslekleri üzerine sohbetler edin.
3- İlgi alanlarınızı belirleyin ve bu alanlardaki çeşitli kurslara başlayın. O alanlarda çeşitli başarılar elde etmiş kişilerin hayatlarını da öğrenmeye çalışın.
4- Kendinizi profesyonel bir gözden dinlemek için çeşitli kişilik envanterlerini kullanan uzmanlardan destek alabilirsiniz. Bu çalışma farkında olmadığınız taraflarınızı size gösterebilir.
5- Para biriktirmeye başlayabilirsiniz. Herhangi bir iş değişikliğine karar verirseniz ekonomik güç sizi destekleyecektir.
6- Zihninizi farklı yönlerde de geliştirebilmek için “yaratıcılık” , “problem çözme teknikleri”, “zihnin yapısı” gibi konularda okumalar yapabilirsiniz.
7- Hayatınızı sadeleştirin. Hayatınızdan enerjinizi boş yere alan konuları ya da kişileri uzaklaştırmayı deneyin. Böylece hayatıma katmak istediklerinize yer açmış olursunuz.
8- İstediğiniz değişikliği hayata geçirmek için size destek verebilecek kişileri belirleyin ve düşüncelerinizi sık sık onlarla paylaşın. Cesaret verici ve harekete geçirici bir adım olacaktır.
9- Güçlü yanlarınızın neler olduğu hakkında çalışmalar yapın. Hem kendinize, hem sizi tanıyan kişilere sorun. Yeni mesleğiniz belki de bu güçlü yanlarınız üzerine kurulacak.
10- Kendi işimi kurma hayaliniz varsa öncelikle çeşitli girişimcilik programlarına katılabilirsiniz. Hatta kendi girişiminizi başlatmak için hibe veren kurumları araştırın. Mevcut işinizi yaparken genel rutininizden sizi uzaklaştıracak ve boş zamanlarınızın daha anlamlı geçmesini sağlayacak hobiler edinin.
Gülden Üner
Spritüel Yaşam Koçu
Nish Coaching’de kurucu, eğitmen
“Sürekli kontrol etmeye çalışmak süreci tıkar”
Nish Coaching’in kurucusu Spritüel Yaşam Koçu Gülden Üner, değişim ve yeni alışkanlığı oturtabilmek için gerekli olan 7 adımı şöyle sıralıyor:
1-Çok güçlü bir niyete ihtiyaç var
Bu davranışı değiştirebilmek için çok güçlü bir niyete ve pozitif bir motivasyona ihtiyacımız vardır. Mesela: “10 kilo vermek ve bedenim için en sağlıklı ideal kilomda kalarak kendimi hafif, sağlıklı ve enerjik hissetmek istiyorum. Bu benim için nefes almak kadar hayati bir durum. Nefes almak gibi ideal kilomda olmaya da ihtiyacım var bunu biliyor ve inanıyorum.”
2- Gerçekçi olmak
Oluşturduğunuz niyet doğrultusunda hareket etmek önemlidir. Mesela bir hafta içinde 10 kilo vermek istiyorum derseniz bu gerçekçi değildir. Motivasyonu düşürür ve kilo vermek programını terk etmenize sebep olur. Bu yüzden size özel hazırlanmış bir beslenme programı ile hareket edersiniz.
3- İmajinasyon gücünü kullanmak
Bilinçaltımız gerçek yada hayali ayırt edemez. Hayal kurduğunuzda da sanki gerçekmiş gibi algılar. Mesela: 10 kilo vererek ideal kilonuza ulaştığınız halinizi özellikle 21 gün boyunca zihninizde tekrar tekrar en ince detaylarıyla hayal edin. Hep giymek isteyip bir türlü giyemediğiniz o kıyafetler artık üzerinizde olduğunda nasıl hissediyorsunuz? Tüm bedeniniz o hissi yaşasın.
4- Zaman
Mutlaka bir zaman hedefiniz olsun. Örneğin 10 kilo verebilmek için kendinize 3 aylık bir hedef koyabilirsiniz. Bir alışkanlık edinmek veya değiştirmek için 3 tane 21 günlük periyodu tamamlamak kalıcı bir davranış değişikliği yaratır. 3 aylık süreç tüm değişim çalışmalarında etkilidir.
5- Olumlamalar
Olumlamalar bilinçaltına gönderdiğimiz yeni pozitif kodlamalarımızdır. Olumlama cümlelerini 21 gün boyunca özellikle sabah uyandığınızda daha yatağınızdan kalkmadan ve gece uyumak için yatağa yattığınızda uyumadan hemen önce tekrarlamak çok etkilidir.
6- Akışa bırak
Yeni bir alışkanlığı yaşamınıza yerleştirmek için yukarıda saydıklarımı düzenli olarak yapmaya odaklanmak, yeni davranış şeklinizi tam olarak yapabildiğinizden emin olmak ve daha çok anın içinde kalarak değişimin keyfini yaşamaktan bahsediyorum. Sürekli kontrol etmeye çalışmak süreci tıkar. Örneğin kilo verme ve beslenme alışkanlığı değişiminde sürekli kaç kiloya düştüğünüzü kontrol etmek motivasyonu olumsuz etkiler. Ancak haftada bir kontrol ettiğinizde değişimi görür ve kararlılığınızı arttırırsınız.
7- İçe dön ve ‘Ben’de Kal
Değişim-dönüşüm çalışmalarında tüm dikkatiniz ve odağınız daima kendi ruhunuzda özbenliğinizde olsun. Bu süreçte dış dünyaya kendinizi kapatın. Başkalarının çalıştığınız konuyla ilgili sizi negatif etkileyecek yorumlar yapmasına izin vermeyin. Çünkü insanlar çoğunlukla korku ve endişe ile hareket eder ve bunu etrafına bulaştırır.
Hakan Mengüç
Yaşam koçu, yazar, eğitmen
Büyük düşünün ama küçük adımlarla başlayın
İnsanların yavaş değişimlerin farkında olmadığını hatırlatan Yaşam Koçu Hakan Mengüç, “Çocuğumuzun büyüdüğünü, göbeğimizin çıktığını, yavaş yavaş yaşlanmaya başladığımızı farketmeyiz çünkü bu çok yavaş olur. Bu yüzden bilinçaltının direnci ile karşılaşmadan değişmek istiyorsanız, Büyük düşünün ama küçük adımlarla başlayın” diyor. Bilinçaltının yavaş ve süreklilik arzeden bir değişime daha az direndiğini söyleyen Mengüç, ekliyor: “Sigarayı konunun dışında tutarsak, örneğin insanlar hayatımdan bugün alkolü atacağım dediğinde isyan çıkarır ama her gün yarım bardak azaltacağım dediğinde iradeli olmak kaydıyla buna ilki kadar direnmez, çünkü çoğu zaman bunun farkında olmaz.”
Anthony Robbins’e göre, ‘İnsan kişiliğindeki en büyük güç, kendi tutarlılığını koruma ihtiyacıdır‘ diyen Mengüç, şöyle devam ediyor: “Bilinçaltına gelen her düşünce onun için bir tohumdur ve bu tohumu büyütmek için kendisine benzer düşüncelerden güç alır. Para kötüdür sözü bilinçaltınıza kaydolmuşsa, bilinçaltınız bunu beslemek için hep ‘Para kötüdür’ ile ilgili kanıtlar arayacaktır. ‘Fakir ama gururluyum’, ‘Malım mülküm olacağına huzurum olsun’, ‘Para elinin kiridir’ gibi sözler üretecek ve bunlardan güç alacaktır. Peki bilinçaltı için en büyük risk nedir? Bilinmezliktir. Bilinmezliği, belirsizliği sevmez. Derler ki; ‘İnsan bilmediği cenneti yaşamaktansa, bildiği cehennemi yaşamayı tercih eder.’ Yani şuanda acı dahi çekiyor olsa, bilinmezlikten kaçar. Bunu kırmanın yolu aynı davranışı sürekli olarak tekrar etmek. 21 günlük ara vermeden yapılan tekrar bilinçaltının yeni değişimi kabul etmesini sağlar.”
Ebru Demirhan
Yaşam Tasarım Merkezi kurucusu
Yaşam Koçu
Ebru Demirhan’dan 21 güne özel yenilenme oyunu
21 günü bir oyun, inziva süreci, kozadan çıkmak ve tazelenmek olarak tanımlayan Yaşam Tasarım Merkezi kurucusu Ebru Demirhan, 21 güne özel yenilenme tüyosu veriyor:
1.Gün: Yaşamın sorumluluğunu almak
Bu yaşam içindeki her şey ile bana hizmet ediyor. Ben de varlığımla hizmetin bir parçasıyım. Şimdi olduğum noktada beni mutsuz edenleri buldum. Beni “kendim olmaya” götüren değerli kişi ve hikayelerin anlamını fark ediyorum. Bu hayat benim.
2.Gün: Affetmek- Af dilemek
Bugüne kadar her olduysa öğrenmek ve öğretmek içindi. Olan, olamayan her şeyi affediyorum. Söylenen, söylenmeyen, söylenemeyen her şeyi affediyorum. Tüm olan, olmayan, olamayanlar için af diliyorum. Söylediğim, söylemediğim, söyleyemediğim her şey için af diliyorum.
3.Gün: Sesimi ve sözümü temizliyorum
Tüm yargıları, kınamaları, kötü sözleri, bedduaları, kilitleri, gereksiz yeminleri, mühürleri iptal ediyorum. Bilirim ki yargıladığımla yargılanana, kınadığımla kınanana kadar bu dünyadayım. Huzurumun her an var olması için sesimde ve sözümde sadece pozitif kişiler, duygular, düşünceler var.
4.Gün: Özgür bırakmak- Özgürleşmek
Negatif duygu ve düşüncelerle kalbimde, beynimde, bedenimde tuttuğum herkesi özgür bırakıyorum. Her kimin kalbinde, beyninde, bedeninde negatif hislerle var oluyorsam özgürleşiyorum. Her kime “onsuz olamam” diye tutunuyorsam onu benden özgürleştirip kendime tutunuyorum.
5.Gün: Kendini mucizelere açmak
Evrensel / ilahi sistem sürekli mucizeler sunar. Tüm bu mucizeleri görmeye, duymaya, bilmeye alıp kullanmaya niyet ediyorum. Aldığım, verdiğim her nefes mucize. Yaşamın her anında var olan mucizeleri görürken yenilerine açılıyorum.
6.Gün: Huzuru yaşamak
Huzurumu kendi içimde kolayca sağlıyorum. Dışarıyı dışarıda bırakıp içimdeki huzuru zerre zerre yaşıyorum. Kendi içinde huzurlu olan her yerde huzurlu olur. Huzuru dışa bağlamayı bırakıyorum. Kendi gerçeğimin farkındayım.
7.Gün: Yardımlaşmak
Bugün bana ihtiyacın olan bir kişinin gelip benden yardım talep etmesine izin veriyorum. Aynı şekilde ihtiyacım olan herhangi bir şey için yardım almayı kabul ediyorum. Birlik bilincini hatırlıyorum. Tıpkı ruhsal halimizdeki gibi bir arada uyum içinde olmaya geldik.
8.Gün: Farklılıkları kabul etmek
İnsanların davranışları, düşünceleri, duyguları çeşit çeşit. Elbette ki bunun birçok sebebi var. Tüm bu farklılıkları kabul ediyorum. Çeşitlilik kendimiz olmayı daha çok hatırlatır.Kendi farklılıklarımı hayata ve diğerlerine keyifle sunuyorum. Kendi farklılıklarımı kabul ediyorum.
9.Gün: Esnemek
Her ne katılığım varsa içine biraz sevgi, biraz anlayış koyarak esniyorum. Katılık beni ben olmaktan uzaklaştırır. Katılık direnç getiri ve direndiğim şeyi yaşarım. Bu nedenle esniyorum. İçimdeki katılığı esnetmeyi kabul ediyorum. Katılık katı olayları ve insanları yamacıma toplar.
10.Gün: Aynalamak
Hoşlanmadığım, hayatımı zorlaştıran kişileri düşünüyorum. Kendimi tanımamda bana en çok yardımcı olanlar negatif duygular hissettirenler olabilir. Bugün düşünüyorum ve kendimi keşfediyorum. Hırslarımı mı fark ediyorum, o zaman bu duygumun sakinleşmesine niyet edebilirim…
11.Gün: Değişim!
Değişiyorum. Kendimi tanıdıkça değişiyor hatta orijinalime doğru dönüşüyorum. Kendim olmaktan zamanla vazgeçtim. Şimdi kendim olmaya doğru gidiyorum. Değişimin keyfini yaşıyorum. Fabrika ayarlarıma geri dönüyorum 🙂
12.Gün: Geçmiş- şimdi- gelecek ayrımı
Gelecek için ihtiyacım olan sihirli değnek değil. İçimdeki kudret. Geçmişi tüm öğretisini alarak, affedip af dileyerek geçmişte bırakıyorum. Geleceğin içine ektiğim tüm ayrık otlarını temizliyorum. Nasıl mı? Şimdiyi güzelleştirerek. Gerisi ilahi / evrensel sistemin işi. Herkese işini devrediyorum.
13.Gün: Sabretmek
Niyetlerimizin olma süresi her zaman istediğimiz gibi olmayabilir. İlahi/evrensel olanın saati ile bizim saatimiz farklı olabilir. Olanın olduğu kadar, olmayanın da hayrı vardır. Olmayanın olmasına niyet ederken sabretmek, hayrı görmek ve günlük hayata gerektiği gibi devam etmek gerekir.
14.Gün: Alma-verme dengesi
Tüm hayata baktığımızda verip almadığımız, alıp vermediğimiz zamanlar var. Sürekli vererek bir alma ordusu üretirken kendin olmaktan uzaklaşır, mutsuz olursun. Hep alırsan etrafında bir şikayetçi ordusu üretirsin.İhtiyacın olan dengeye ulaşmak için bugün yardım ve destek alıyorsun.
15.Gün: Şifaya açılmak
Şifa her an her yerde kullanılmaya hazır. Şifanın varlığını fark etmek ve kullanmaya başlamak için ideal zaman. Şifa bedeni onardığı gibi, zamanı, geçmişi, geleceği, olayları, duyguları, düşüncelerini, başkalarını da iyileştirir. Kendini şifa ile onarma fikrine geçerek özüne daha da yakınlaşırsın.
16.Gün: Evdeki fazlalıkları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak
Nasıl beden ruhun mekanı evlerimiz de bedenlerimizin mekanıdır. Bedenimizde fazla olan ruha ağır gelir. Evlerde fazla olanlar da bedene ağır gelir. Kullanılmayan, fazla olan her şeyi kullanabilecek olana ulaştırmak evimize, bedenimize, ruhumuza rahatlık verir.
17.Gün: Doğa ile uyumlanmak
Doğa bize mutlak güzelliğini sürekli sunan bir bütünlük. Çeşit çeşit bitkileri, hayvanları ile sürekli bize hizmet eder. Hava, su, güneş ışığı ve toprakla bizi besler. Kendi ritmi, müziği vardır. Kendiliğinden oluşu vardır. Doğa ile uyumlanmak öze ulaşmanın adımlarından birisidir.
18.Gün: Angarya işlerle yolları ayırmak
Gün içinde “yapmasak da olur” diyebileceğimiz birçok işi rutin bir şekilde tekrarlayıp duruyoruz. Öyle işler var ki hayatından çıkardığında mutlu olur ve daha keyifli bir şeylere de yer açarsın. Kendi rutinini tanımanın gününe geldik. Bu rutinin içinden neleri ayıklayabilirsin? Düşünme zamanı 🙂
19.Gün: Çocuklaşmak
Çocukken en sevdiğin şeyleri hatırla. Hangi oyunları severdin? Birkaç arkadaşa haber salıp çocuk olma günü. Bir saat bile olsa en özlediğin çocukluk günlerini bu ana getir. Başkalarının da bunu yapmasına vesile olabilirsin. Hatta yılın en az bir gününü “Çocuk olmak günü” ilan edebilirsin.
20.Gün: Dua etmek
“Sevgili Yaradan’ım, bilirim ki her an her şeyi bağışlayarak ve sevgiyle sunarsın. Sunduklarından ihtiyacım olanı / …… konuda ihtiyacım olanı görmeye, duymaya, bilmeye alıp kullanmaya niyet ediyorum. Her şey için teşekkürler / şükürler olsun / hamd olsun.”
21.Gün: Kendini kutlamak
Nihayetinde 21 günün sonuna geldin. Ben seni tebrik ediyorum. Sen de kendini kutla. Çok değerli bir iş yaptın. Bugün varlığını kutlamak günü.
Karen Hill
Sağlıklı Yaşam Koçu
‘8 haftada yeni sen’ kitabının yazarı
Aynı anda birkaç alışkanlığı değiştirmeye çalışmayın
Sağlıklı Yaşam Koçu Karen Hill, 20 senelik çalışmaları sonucunda, sağlıklı bir yaşam tarzını oluşturmak için en önemli kısmın ilk 21 gün olduğunu çok rahatlıkla söyleyebileceğini belirtiyor. Kalıcı sağlıklı bir yaşam tarzı oluşturmanın en önemli kısmını ‘kendine olan bakış açısı, kendine olan sevgi ve saygı’ olarak tanımlayan Hill, hedefinin bu bakış açısına doğru o kişiyi yönlendirmek olduğunu söylüyor. Planlı olmanın, bu planları paylaşmanın ve gerektiğinde destek almanın önemini hatırlatan Hill, aynı anda birkaç yeni alışkanlık edinmenin veya birkaç eski alışkanlığı değiştirmenin çok zor olduğuna dikkat çekiyor. Hill, “Örneğin ön görüşmede sağlıklı beslenme ve yaşam için gelen bir kişi ‘Acaba sigarayı da aynı anda bıraksam?’ dediği zaman ‘hayır’ derim. Büyük 2 alışkanlık aynı anda değiştirilmeye alışıldığı zaman genelde kişiye psikolojik ağır geldiği için program işkenceye dönüşür ve uzun süreli olamaz.”
Önemli olan süreklilik
Hill devam ediyor: “Örneğin spor yapmaya başlayacaksınız 10 dakika ile başlayın sonra yavaş yavaş zamanı çoğaltın. Ufak ama sürekli her zaman tercihimizdir. Sağlıklı beslenme ve yaşam programında günlük tutan ile tutmayan arasında büyük başarı farkı var. Yazıldığı zaman farkındalık oluşur ve yanlışlar farkedilir. Mükemmeliyetçi olmayın.”
Gülçin Karasulu
Vizyon Atölyesi’nin Kurucusu/
Vizyon Koçu
Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu!
Vizyon Atölyesi’nin kurucusu Vizyon Koçu Gülçin Karasulu, aydınlığa çıkmayı istemeye karar verme anını Shakespeare’in Hamlet’inden dizelerle hatırlatıyor: «Olmak ya da olmamak…İşte bütün mesele bu. Gözü dönmüş talihin sapanına, oklarına, için için katlanmak mı daha soylu, Yoksa dertler denizine karşı silaha sarılıp son vermek mi onlara?» Buradaki silahlanmayı kendi gücümüzü kuşanmak olarak tanımlayan Karasulu, “Okları, eski kayıtları, anıları, hatıraları çıkardığımızda ışığın daha çok akmasına şahit olmak, ışıkla kuşanmaktır. Kendinize sarılın, gücünüzü hatırlayın ve kendinize sorun: (Sevgi dolu, cesaretli, iradeli)“Olmak ya da olmamak?”
Karasulu’ya göre bilinçaltımız aslında bir ‘google’ gibi çalışıyor. Bu yüzden 21 günün sırrı, onu güncellememizde ve eski bilgileri kopyala yapıştır yapmamamızda saklı… Mesela, aslında hepimizin hayatında farkında olmadığımız ama bilinçaltımıza kazınmış olumsuz ifadeler var. Aile bireylerinin sık sık dile getirdiği “Malın mı var derdin var,” “Komşunun oğlunu görmüyor musun? Neler yapıyor sen hala yerinde say,” “Başladığın işleri bitiremezsin” “Hiç şansın yok,” “Yapamazsın,” “Maymun iştahlısın,” “Bu dünyada babana bile güvenmeyeceksin”… Dışardan gelen bu tür telkinler fark edilip değiştirilmeli diyor Karasulu. Yeni telkinleri vereceğimiz dönem olan 21 günü ise değişim öncesi bir ‘kuluçka’ dönemi olarak ifade ediyor. “Neden ben?” diyip hayatla körebe oynamaya başladığınızda yavaş yavaş neleri yapmamız gerektiğini şöyle aktarıyor Gülçin Karasulu:
Kullandığınız kelimelerin farkında olun
1- İç sesinizi, sürekli “Seni Seviyorum” diyerek bilinçaltınız (kendiniz) için tekrarlarla yeniden oluşturun.
2- İnsanız, kıskanma, yargılama, kibir gibi olumsuz düşüncelerle kötücül anlarınızı yakaladığınızda içinizden karşıdaki kişiden özür dileyip, lütfen beni affet diyerek teşekkür edin.
3- Bedeninizde de yeniliklere, güzelliklere yer açın. Bilinçaltınızın bir akarsu gibi temiz olmasını istiyorsanız, yeterince su için: Bol su içerek kendinizi rahatlatın. Bir şeyler düşünürken, birini yargılarken ya da korktuğumuz anlarda genelde nefesimizi tutarız… O esnada kendinizi fark edersiniz derin nefesler alın ve nefesinizi ağzınızdan verin.
4- En sık kullandığınız olumsuz ifadeleri tespit edin. Bedeninizde olumlu olumsuz yansımalarını fark edeceksiniz. Sonra onları olmasını istediğiniz ifadelere dönüştürüp kullanın ya da o olumsuz ifadeleri hiç kullanmamaya çalışın, bir süre sonra olumlu etkilerini göreceksiniz.
5- Gündelik konuşmalarda da kendinize zorundalıklar yüklemeyin “Evi toplamam lazım,” yerine “Evimi toplamam yararıma olacak” ifadesini kullanabilirsiniz. İkisi arasındaki enerjiyi sesli söylediğinizde fark edeceksiniz. Bir de “Evimi toplamak istiyorum”u sesli söylersiniz gücü daha net fark edeceksiniz.
Esra Erdoğan
Radia Gelişim/ Yaşam Koçu
DNA’nıza zihniniz olmadan talimat verin!
Sürekli ‘zihnim yorgun’ mesajı veriyoruz yaşarken. Gerçek şu ki uzmanlara göre zihnimizin baskısı altında iken yeniliğe açık olamıyoruz. Bilim dünyasına baktığımızda ise DNA’mızın telepatik olduğunu ve bulunduğu ortamı değiştirdiğini ispatlanmış. Radia Gelişim Yaşam Koçu Esra Erdoğan, ailelerimize, işimize, özel hayatımıza dair bağımlılıklarımızın, kırgınlık ve öfkemizin DNA’nın hasarına sebep olduğunu belirtiyor. Bunu zihinde kalarak değiştiremeyeceğimizi ifade eden Erdoğan, bu noktada yolunda gitmeyen ilişkilerin özgürleşmesi, gelecekten, yalnızlıktan, bolluktan, ölümden dolayı olan korkuları yenmek gibi talimatları DNA’mıza vermemiz gerektiğine işaret ediyor.
Erdoğan şöyle devam ediyor: “Ne zaman kendimizi iyi hissetsek, başarılı bir işimiz, güzel giden bir ilişkimiz, huzurlu bir hayatımız olsa orada aynı zamanda zihnin sabote enerjileri de vardır. Bunları kaybetmekten korkan bir bilinçaltı geliştiririz. İşte bu bilinçaltı zihin tarafından yönetilir ve bizlerin bilinç üstüne çıkmamıza müsaade etmez. Daima yetersizlik enerjisi ile yönetimi ele alması sebebi ile hafif, an’dan keyif alan, başına her ne gelirse gelsin kendi hayrına olduğunun bilincinde olmamızı istemez. Neden? Çünkü onun hükmü biter. O zaman 21 gün neye niyet ederek olmasını istiyorsak öncelikle bunu zihin olmadan yapmalıyız.”
Hücrelerinizi hayal etme seansı!
30 dakikalık bir nefes çalışmasının 10 dakikası sadece nefes alıp veriyorsunuz. Sonraki 20 dakika ise bedeninizde canlı, yaşam özü dolu bir hücreyi seçiyorsunuz ve onu gözünüzde canlandırıyorsunuz. Sadece bedeninizde yeni doğmuş bir bebek hücreyi hayal edin. Sonra sadece ona nefes alıyorsunuz. O diğerlerine örnek olacak hücre oluyor ve diğerleriyle iletişim kuruyor çünkü bedenimizde bazı hücrelerin birbiriyle iletişimi kopuk bu nedenle rahatsızlıklar oluşuyor ya da oluşmasa bile o hücreler tam kapasite çalışmıyor. Siz sadece yeni doğmuş bebek gibi pırıl pırıl yeni enerjili bir hücre hayal edip nefes alıyorsunuz. Bu bedeninize harika bir temizlik sağlıyor. Siz bu arada şöyle talimat veriyorsunuz: “Yaşamımda bana uygun olmayan her şeyin gitmesine izin veriyorum, yeni olanın gelmesine izin veriyorum ve eskiye de yol veriyorum. Yeni her zaman muhteşemdir. Ben şifanın kendisiyim. Bu deneyimden geçmeye ve şifaya izin verdim. Artık özgürüm.”
Ayşe Burcu Eren Önen
Kupa Kişisel Gelişim ve Drama Merkezi’nde Kurucu
Kadir Has Üniversitesi’nde Eğitmen
İşte sabah ve akşam tekrarlanacak 8 özel yaratım cümlesi!
Yaşamı değiştirmenin öncelikle kişinin kendi farkındalığını oluşturmasıyla başladığını, ancak kişinin zihninin yani bilincinin ve bilinçaltının tam olarak ne olduğunu algılayamadığında hiçbir şekilde kendine yardımcı olamadığını kaydeden Kupa Kişisel Gelişim ve Drama Merkezi’nde Kurucu Yaşam Koçu Ayşe Burcu Eren Önen, ‘anıların deposu’ olan bilinçaltının aslında tüm sorularımızın cevaplarını barındırdığını söylüyor. Önen, ekliyor: “Arşivdeki bu kayıtlarsa bilinçaltı çalışmasına yönelik çalışmalarla ile iyileştirilebilir. Bunun için de 21 gün olumlu kayıtlar ekmemiz gerekiyor. 21 gün boyunca, aynı düşünceyi bilincimize ekmek, onun 21 gün sonunda bilinçaltımız tarafından gerçek olarak algılanmasını sağlar.”
Peki nasıl ve neler ekeceğiz? “Düşünceleri; yazarak, sözcüklerle dile getirerek, dinleyerek, olmayan bir şeyi oluyormuş gibi hayal ederek, aşağıda her akşam yatarken ve sabah kalktığınızda ister okuyabileceğiniz isterseniz de ses kaydı ile kendi sesinizden dinleyebileceğiniz yaratım modellerini tekrarlayarak!” diyor Ayşe Burcu Eren Önen.
1. Ben şimdi tüm yaşam alanlarımda uyum ve denge içinde olmayı seçiyorum. Ben merkezimdeyim. Sevgide kalmayı, sevgi dolu insanlarla sevgi dolu deneyimler yaşamayı seçiyorum.
2. Ben şimdi benim bütünün ve herkesin hayrına olacak şekilde Tanrı’nın benim için arzu etmiş olduğu, ilahi planıma uygun, aile kuracağım kişinin hayatıma girmesine izin veriyorum ve kabul ediyorum.
3. Sevgilim olan bu kişiyle yaşamış olduğumuz hayatı tüm güzellikleriyle, keyifle, neşeyle, mutlulukla sevinçle ve haz duygusu içinde yaşamayı seçiyorum.
4. Birbirimizin enerjisini yükselttiğimiz, yaşamın tüm güzelliklerini ve keyfini birlikte paylaştığımız, aşkı, sevgiyi, cinselliği, yaşamımızın sonuna kadar büyük bir coşku ve keyifle, bolluk ve zenginlik içinde, her an artarak büyüttüğümüz bir ilişki yaşıyorum.
5. İlişkimde, beraber yürümüş olduğumuz yolda elele birbirimize destek, anlayış, kabullenme ve şefkatle; yaşamı sevgi, uyum ve denge içinde paylaştığım mükemmel, bütün ve tam olan kişiyi, hayatıma mıknatıs gibi çekiyor ve bu kişiyle uygun zamanda evleniyor ve aile kuruyorum.
6. İş hayatımda gerçek potansiyelimle var olmayı, içimdeki yaratıcılığı tam olarak kullanmayı, tüm yetenek ve becerilerimi beni zirveye taşıyacak şekilde mükemmel bütün ve tam olarak kullanmaya niyet ediyorum.
7. İş hayatımda birlikte çalıştığım kişilerle aramdaki ilişkinin saygı, sevgi, huzur, mutluluk, uyum ve denge içinde birbirimizin enerjisini yükselterek başarıdan başarıya, zaferden zafere doğru koşarak Tanrı’nın beni arzu ettiği gibi görmüş olduğu kariyer zirveme ulaşmayı, keyifle yapmış olduğum bütün bu işlerden, bolluk ve bereket içinde çok para kazanıp zenginliğimi yaratmayı seçiyorum.
8. Biliyorum ve onaylıyorum ki ben ne iş yaparsam yapayım sevgiyle ve zevkle, kendim olarak en mükemmel işi yaparım ve benim vermiş olduğum hizmeti talep eden tüm insanlar akın akın bana gelir. Allah da bana yardım eder.
Gizem Şeber
Diyetisyen ve Yaşam Koçu
Psikolojik çukurlara dikkat!
Değiştirmek istediklerimizle ilgili yaptığımız eylemlerin süreç içerisinde tekrarlandıkça, eski alışkanlıkların “ben buradayım” demeye başlayabileceğini söyleyen Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber, “Kişi bir süre sonra motivasyonunu kaybedip değiştirmeye çalıştığı alışkanlığına geri dönebilir. Bu süreçte en kritik zamanlama 6. haftadır. Yaşam koçluğunda buna psikolojik çukur diyoruz. Değişimin altıncı haftasında kişi birden irtifa kaybedebilir, eski alışkanlıklarına dönebilir. Eğer sizde bir amaca ulaşmak için aldığınız yolda 6. hafta civarında sekteye uğruyorsanız bilin ki kendi çukurunuza düşüyorsunuz. Çukurun önceden farkında olmanız, önlem almanızı kolaylaştırır” diyor. Tutar, diyetisyen olarak kendi klinik deneyiminde de diyete ara verilen, diyetten vazgeçme haline girilen veya başarısızlık korkusunun depreştiği zaman diliminin genellikle 6-8. hafta arasında olduğunu gözlemlemiş.
Bugün görülme oranı giderek yükselen depresyon, anksiyete gibi psikolojik problemlerin görülme sebeplerinin arasında farkındalıktan uzak yaşamamızın yattığını kaydeden Şeber, şöyle devam ediyor: “Tabii ki bir anda aydınlanmak mümkün değil ancak en azından 21 günlük değişim sürecine destek olması amacıyla günde 2 kez 2 dakika farkındalık meditasyonu yapılabilir. Bu süreçte 3 şeye dikkat edin: Pozitif kalmak, yoldan çıkaranlardan uzak durmak ve tüm duyguları yazmak…”
Neşe Akar
Yaşam Koçu, Brahma Kumaris Eğitmeni
Beynimizin değişme gücünü artıran 5 faktör
Yaşam Koçu Neşe Akar’a göre, kendimizi ne kadar çok bağımsızca izleyebilirsek, o kadar yakından tanıyabilir ve kendimizi yeniden yaratma imkânına sahip olabiliriz. Örneğin birisi bizimle dalga geçiyorsa, bu durumdaki genel alışkanlığımız karşımızdakine öfkelenmek ve sonuçta kendimizi kötü hissetmekse, bu alışkanlığımızı izlemeye başlayarak bu konudaki algımızı değiştirebiliriz. Gücenmek, üzüntü almak yerine bu enerjiyi mizah kullanarak eğlenceye ve mutluluk enerjisine dönüştürebiliriz. Nörobilimin de bu konuyu desteklediğine dikkat çeken Akar, şöyle devam ediyor: “Alışkanlıklar beyindeki nöronların kendilerine yeni patikalar yaratmaları ve sürekli o patikaları kullanmalarıdır. Nörobilim beynin nöroplastisite özelliğini de keşfetmiştir. Basit olarak bu beyninizin hayat boyu değişebilme yeteneğidir. Beynimize değişebilmesi ve yeni nöron yolları yaratması için yardımcı da olabiliriz.
Bunun için Dr.Daniel Siegel 5 anahtardan bahsediyor:
1.Egzersiz
Egzersiz kan akışını ve oksijen seviyelerini artırıyor, böylece nöronlar büyüyor ve beyindeki beyaz ve gri maddelerin hacmi de artıyor.
2.Uyku
Sağlıklı bir yetişkin 7-9 saat arası uykuya ihtiyaç duyar. Uyku sırasında beyin öğrenmeyi bütünleştirme fırsatı bulur ve bilgilerini tarayarak neyin gerekli olduğu ve olmadığına karar verir.
3.Yiyecek
Yeni nöron yolları yaratmak için beynin Omega-3 ve vitaminlere ihtiyacı vardır. Nöron gelişimini engelleyen yapay tatlandırıcılar, mısır şurubu, alkol ve bazı tahıllardan uzak durmak elzemdir. Hindistan cevizi yağı, B vitaminlerinin beynin nöron inşasına yardımcı olduğu bazı araştırmaların bulguları arasındadır.
4.Yenilikler
Yeni deneyimler yeni nöron bağlantıları yaratır. Bir şeyin nasıl yapılacağını bilmiyorsak, yeni bağlantıların oluşması gerekir. Fayda sağlayabilmek için, bu tür deneyimlerin artması gereklidir.
5.Odaklanma ve Dikkat
Odaklanma ve dikkat, meditasyon yeni nöron bağlantıları yaratmakla görevli olan nöron taşıyıcılarının sayısını artırır. Bazı araştırmalar meditasyonun beynin gri madde yoğunluğundaki farklılıklarla bağlantılı olduğunu göstermiştir.
Oya Özer
Yaşam Koçu&Bilinçaltı Dönüşüm Terapisti
İyi bir ilişki için ‘önce bunu hakettiğinize’ siz inanın
Hayal ettiğiniz o adam veya kadın karşınıza çıktı… İyi ve sağlıklı bir ilişki kurmak istiyorsunuz ancak adımınızı her atışınızda içinizden endişe duyuyor ve her şeyin iyi gideceğine güvenmekte zorlanıyorsunuz. Geçmişe dönük hayal kırıklıklarınız bugünüze korku olarak yansıdığı için, bir türlü yaşadığınız anda kalamıyorsunuz… Veya hayatınızda aradığınız kişiyle karşılaşmakta zorlanıyorsunuz kimbilir… Kaderi, kısmeti, şanssızlıkları veya engelleri bir yana bırakırsak, 21 günde bu konularda yapılabilecek bir şeyler var mı, Yaşam Koçu ve Bilinçaltı Dönüşüm Terapisti Oya Özer, anlatıyor.
Özer’e göre, yaşamımızı yöneten zihnimiz bilinç ve bilinçaltı olmak üzere iki bölümden oluşuyor. “Bilinçli zihminiz akıl yürütür. İrademizi kullanarak yaşamımızda seçimler yapmamızı sağlar. Evinizi, eşinizi, çevrenizi, arkadaşlarınızı seçerek günlük yaşamınızı sürdürmenizi sağlar. Bilincin sağlıklı kararlar verebilmesi bilinçatındaki kayıtlarımıza bağlıdır.
Bilinçaltınız bir kütüphanedir, doğduğumuz andan itibaren ve hatta insanlığın var oluşundan itibaren tüm bilgilerin kayıtlı olduğu bir arşivdir. Tüm bilgilerin kaydolduğu bilinçaltımızda yargılardan kararlardan, düşüncelerimizden payımıza düşeni alırız” diyor Özer, ve ekliyor: “Güzel bir ilişki yaşamak istiyorsunuz ancak bilinçaltı kayıtlarınızda ilişkilerinizde karşı cinse güvenilmez duygusu varsa hiçbir ilişkinizde mutlu olmanız mümkün olmayacaktır. ”
Peki bu kayıtları değiştirmek mümkün mü?
Özer, 21 günü gece ve gündüz istediğiniz şeyi yaratabilmeniz için bilinçaltınızı istediğiniz şeyi gerçekleştirmek için ikna edeceğiniz bir süreç olarak tanımlıyor. Bu süreçte zihinsel ve ruhsal dengede olacak arzu ettiğiniz şeyle ilgili olumsuz kayıtları temizleyebilecek ve zihinsel dönüşümle arzu ettiğiniz şeyi gerçekleştirebileceksiniz. İşte Oya Özer’in bu süreçteki 15 önerisi:
Tereddüt etmeyin, kararlı olun
1- İstemek : Yaşamınızın hangi alanında ne istiyorsunuz? Öncelikle yapmanız gereken istediğiniz şeyin enerji alanını yaratmaktır. Her oluşumun temeli önce istemektir. Diyelim ki güzel bir ilişki yaşamak istiyorsunuz. Öncelikle istediğinizi olumlu bir cümleyle dile getirmelisiniz. “Ben güzel bir ilişki yaşamak istiyorum”
2- Detaylandırma: İstediğiniz şeyi detaylandırmak düşünce frekansınızı yükseltecek ve düşüncenizdeki isteğin şekillenmesini sağlayacaktır. ”Bana değer veren, sevgisini tensel, fiziksel ve ruhsal olarak gösteren, anlaşabileceğim, seveceğim ve sevileceğim bir eş istiyorum.”
3- Karar verme: Arzu ettiğiniz şey için kararlı olmalısınız. İstediğiniz şey için karar vermede tereddüt ederseniz dileğinizin gerçekleşmesini engellersiniz. Karar vermek istediğiniz şeye odaklanmanız demektir. “Güzel bir ilişki istiyorum ve bunun için kararlıyım”
4- Olabilirliğine inanmak: İstediğiniz şeyi elde edebilmek için ona inanmanız gerekir ve inancınıza engel olan inanç ve düşünceleri değiştirmeniz önemlidir. İstediğiniz şeyin olabilirliğine inanmalısınız ve bilinçaltınızı buna ikna etmelisiniz. “Güzel bir ilişki yaşayabileceğimi biliyorum ve buna inanıyorum.”
5- Hak ettiğine inanmak: Kendinizi istediğiniz şeyi hak ettiğinize inanmanız, arzu ettiğiniz şeye kavuşmanızı sağlayacaktır. “Mutlu olmayı hak ediyorum. Beni seven bir eşi hak ediyorum. Ben sevgiyi mutluluğu hak eden biriyim. Çünkü ben değerliyim.”
6- Eyleme geçmek: İstediğiniz şey için artık adım atabilirsiniz. Güzel bir ilişki için detaylandırdığınız arzunuz size istediğiniz gibi birisiyle tanışmak için gereken koşulları sunacaktır.
7- Kendinizi motive edin: Karar verip eyleme geçtikten sonra attığınız adımlar için kendinizi takdir edin. Mutlu olmayı hak eden birisiniz. Aldığınız karar için kendinizi ne kadar çok sevdiğinizi ve onayladığınızı ifade eden cümleler kurun. “ Mutluyum, mutluluğu paylaşacak bir eşim olduğu için çok şanslıyım.”
8- İmgeleme gücünüzü kullanın: Hayal etmek başarının yarısıdır. İstediğiniz şey için hayal kurmanız arzu ettiğiniz şeye nefes vermeniz demektir. Hayal ettiğiniz kişiyle mutlu olacağınız anları hayal edin. Birlikte paylaşacağınız şeyleri imgelemek geleceği tasarlamanız demektir.
9- Şimdiki zaman: İstediğiniz şeyi olmuş gibi hayal ederseniz düşüncenizin gerçekleşmesini kolaylaştıracaktır. “Sevgi dolu bir eşim var. Seviyorum ve seviliyorum. Birbirimizi seviyoruz ve hayatı keyifle yaşıyoruz.”
10- Olumsuz inançlarınızı değiştirin: Gerçekleşmesini istediğiniz şeyle ilgili bilinçaltınızda bununla ilgili olumsuz bir inanç olduğu durumda istediğiniz şeye ulaşmanızda önünüze engel koymuş olursunuz. İnancınız ve düşünceniz eşit olmadığı durumda istediğiniz şeyin gerçekleşmesi zor olacaktır. “iyi bir eş istiyorum ama erkeklere güvenemiyorum” gibi kurduğunuz cümleler sizi daima sabote edecektir. Yapmanız gereken “Artık buna engel olan düşüncemi değiştiriyorum. Kendime ve evrene güveniyorum. Seviyorum ve seviliyorum” demek, bilinçaltınızı itediğiniz şey için ikna etmek demektir.
11- Plan yapın: Hedefinize ulaşmak için bir planınız yoksa hedefe ulaşamazsınız. Arzu ettiğiniz şey için neler yapmalı ve nasıl uygulamanız konusunda bir planınız mutlaka olmalı. Her zaman bir B planınız da olmalı. Amaçladığınız şeye gittiğiniz yol sizi ilerletmiyorsa yapmanız gereken şey yolunuzu değiştirmek olmalıdır.
12- Kendinizi takdir edin: Kendinizi takdir etmek, onaylamak zihninizdeki hücreleri aktive edecektir. Karar verdiğiniz ve attığınız adımlar için kendinizi onaylayın. Bir başkasının sizi onaylamasından daha önemli olan sizin kendinizi onaylamanızdır. “İyi bir ilişki yaşamak için sevgi doluyum. Kendimi olduğum gibi seviyorum. Mutlu olabilecek koşullarımı yarabildiğim için kendimi onaylıyorum ve kutluyorum.”
13- Sezgilerinizi güçlendirin: Mantığınızın cevap veremediği birçok yer de sezgileriniz sizin için rehber olacaktır. Sezgilerinizin ışığına güvenin.
14- Dinginlik içinde olun: Artık istediğiniz şeyi zihninizde tasarladınız ve siparişinizi verdiniz. Bundan sonra yapmanız gereken beklemek olmalıdır. Dingin bir halde olmanız demek doğru zamanda istediğiniz şeyin gerçekleşeceğine olan inancınız olması demektir.
15- Teşekkür edin: Bütün dilekleriniz için teşekkür etmek şükür enerjisini harekete geçirerek dileğiniz gerçekleştiğini düşünmenizi sağlayacaktır. “Sevdiğim ve sevildiğim hayat eşimle buluştum. Çok şükür mutluyum ve mutlu bir ilişki yaşıyorum. Böyle güzel bir ilişki yaşadığım için teşekkür ederim.”
Mine Aytaç
Klinik Psikolog ve Hipno Terapist
İlk adım: Kendinize karşı dürüst olun
Gerçek şu ki, gerçekten istemediğimiz ve hazır olmadığımız bir şeyi beynimize asla kabul ettiremiyoruz. Klinik Psikolog ve Hipno Terapist Mine Aytaç’a göre, değişim için en önemli adım, kendimize dürüst olmak ve neye ihtiyacımız olduğunu belirlemek. Bu süreçte olumluya odaklanmak da bir o kadar önemli… Pozitif psikolojinin kurucularından Martin Seligman, depresyonda bile olsanız, her gece o gün yaptığınız üç olumlu davranışı –bunlar çok önemsiz, küçük şeyler bile olabilir- aklınızdan geçirerek uyumanızı önerir. Çünkü Seligman bu küçük egzersizin bile ertesi günün iyi geçmesine neden olduğunu ve bunun alışkanlık haline getirildiğinde ise depresyon riskinin azaldığını belirtir.
Aytaç ise, değişim yolunda birkaç adımı şöyle sıralıyor:
1- Öncelikle kolay bir hedef belirleyin. Bu hedefe ulaşmanızı sağlayacak yeni bir alışkanlık seçin. Başlangıçta hedefinizin kolay olması sizin başarı ihtimalinizi arttıracak ve motivasyonunuzu yüksek tutmanızı sağlayacaktır.
2- Yeni alışkanlığınızı günlük rutin haline gelene kadar yapmaya devam edin. Baktınız ki bazı günleri aksatıyorsunuz. Umutsuzluğa kapılmadan hemen ertesi gün bir önceki günün de telafisini yapın. Yapmadığınız günler için sıkıntı hissetmeye başladığınızda bilin ki doğru yoldasınız.
3- Artık edinmiş olduğunuz yeni alışkanlıklarınıza küçük eklemeler yapma zamanı gelmiştir. İsterseniz yeni küçük ritüellerle alışkanlıklarınızı zenginleştirebilirsiniz. Böylelikle hedefinize ulaşma yolunuzu monotonluktan çıkarmış olursunuz.
4- Kendinizi takdir edin. Belli zaman aralıklarını kendinize hatırlatıp, başardığınızı görün. Mesela, “sabah yürüyüşlerimi tam 1 haftadır/15 gündür aksatmadan yapıyorum ve yapacağım” gibi. Bu küçük adımları yaparken ihtiyaçlarınızı doğru belirleyin. Yardıma ihtiyacınız varsa bunu söylemekten çekinmeyin.
Röportaj: Nihal Yuvacan