Nihal Yuvacan

Top Menu

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • İletişim

Main Menu

  • Blog
  • Röportaj
    • Psikoloji
    • Yaşam
  • Fotoğraf Yazıları
  • Haberler
    • Kültür Sanat Haberleri
    • Psikoloji Haberleri
  • Kitaplar
    • Kitap Yorumları
    • Yeni Kitaplar
  • Fark Yaratanlar
  • Resimler
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • İletişim

logo

Header Banner

Nihal Yuvacan

  • Blog
    • İçtenlik üzerine

      16/06/2023
      0
    • Babama mektup

      19/04/2023
      0
    • Gözyaşlarımızın tadı aynı

      30/01/2023
      0
    • Bize

      24/08/2022
      0
    • Bulut ve annesi

      23/07/2022
      0
    • Biraz konuştuk

      28/10/2020
      0
    • Korkunç bir akıllılık molası

      03/09/2020
      0
    • Pırıltıdan

      26/05/2020
      0
    • Sizin kerteriziniz kim?

      26/04/2020
      0
  • Röportaj
    • Bir psikoloğun gözünden ‘Covid’li ruh hali ve toplum baskısı

      14/11/2020
      0
    • Koronavirüs döneminde psikolojimizi nasıl koruyabiliriz?

      13/08/2020
      0
    • 8 Mart felsefesi: Kadın doğulmaz, kadın olunur

      09/03/2020
      0
    • Uzman bakışıyla 'kariyer fırsatlarını yakalamak'

      23/01/2020
      0
    • Mutlu olacağınız mesleği seçtiren 40 sayfalık özel analiz!

      28/12/2019
      0
    • Çocuklar için faydalı kitaplar seçmenin püf noktaları!

      07/11/2019
      0
    • Kariyer yolunda siz hangi ayrımdasınız?

      09/08/2019
      0
    • Üniversite tercihimiz nasıl olursa bizi mutlu eder?

      21/07/2019
      0
    • Ölüm travması karşısında nasıl davranmalısınız?

      17/06/2019
      0
    • Psikoloji
    • Yaşam
  • Fotoğraf Yazıları
    • Bizi izleyen gökkuşağı

      12/03/2023
      0
    • Mutlu bir sağ çekiş

      27/01/2023
      0
    • Bahar

      20/04/2022
      0
    • Kız çocuğu

      11/10/2020
      0
    • İstediğin yerde durmak

      30/01/2020
      0
    • Gerçek sevgi

      28/11/2017
      0
    • Bir resim olsaydım

      27/11/2017
      0
    • Yüzleşmek

      24/11/2017
      0
    • Siyah deniz

      13/11/2017
      0
  • Haberler
    • Şişli’nin en büyük kitabevi açıldı, hissedarları ise sokak hayvanları!

      16/02/2020
      0
    • Hiperaktif ve üstün yetenekli çocukları neden karıştırıyoruz?

      28/12/2019
      0
    • Çocuğunuzda öğrenme güçlüğü ‘disleksi’ye işaret olabilir

      29/10/2019
      0
    • 4. Kadıköy Tiyatro Şenliği'nde hangi oyunlar var?

      11/10/2019
      0
    • Korku- Fantastik Film Festivali'ne hazır mısınız?

      10/10/2019
      0
    • Fotoğrafın öyküsünü ustasıyla yazma imkanı

      17/09/2019
      0
    • ‘Pink Floyd’ hayranları 24 Ağustos’ta Kadıköy’de

      21/08/2019
      0
    • Klasik müzikseverler ‘Bachçede Yaz Festivali’nde buluşacak

      20/08/2019
      0
    • ‘Bana Amy De’ Grand Pera'da sahneleniyor

      18/08/2019
      0
    • Kültür Sanat Haberleri
    • Psikoloji Haberleri
  • Kitaplar
    • Psikolojik İlk Yardım

      10/10/2020
      0
    • Ruhumuza iyi gelecek 2 psikolojik kitap

      05/03/2020
      0
    • Şefkat- Zorlayıcı duygu ve durumlarla yaşayabilme sanatı

      30/08/2019
      0
    • Kendiniz olmanızı engelleyen 5 yara

      22/08/2019
      0
    • Sanat, edebiyat ve bilimdeki ‘Kaos'

      27/07/2019
      0
    • Mutsuz beyaz yakalılardan ölümsüz aşklara edebiyat dizisi

      23/07/2019
      0
    • Bilime yolculuk: Neredeyse Her Şeyin Kökeni

      16/07/2019
      0
    • Düşmanlığın faydaları

      09/07/2019
      0
    • Basketbol devi Obradovic’in hayatı kitap oldu

      07/07/2019
      0
    • Kitap Yorumları
    • Yeni Kitaplar
  • Fark Yaratanlar
    • Üstün potansiyelli çocukları oyuna geri alan kaptanlar: ÜYÇAP

      28/12/2019
      0
    • Kalbi sağır olmayanlar engel tanımıyor

      07/08/2019
      0
    • Hayvanları sadece kitap alarak nasıl kurtarabilirsiniz?

      28/07/2019
      0
    • İstanbul Gönüllüleri Seferberliği

      03/07/2019
      0
  • Resimler
    • Green grass

      03/09/2020
      0
    • Aynı gökyüzünün altında

      31/12/2018
      0
    • Bekleyen kadınlar

      06/12/2018
      0
    • Zamanla dans

      13/04/2018
      0
    • Gürültülerin içinde

      13/01/2018
      0
    • Melekler

      08/11/2014
      0
    • Dalgalar

      14/09/2014
      0
    • Gölgeli kadın

      06/09/2014
      0
Blog Yazıları
Home›Blog Yazıları›Çocukluk gökyüzü gibi, hiçbir yere gitmiyor

Çocukluk gökyüzü gibi, hiçbir yere gitmiyor

By Nihal Yuvacan
21/05/2017
2877
0
Share:

Eski bir Japon çizgi filmi kahramanı ulu kaleci Genzo Wakabayashi demiş ki, “Konuşmasan da derdini anlatırsın, ama kalbindeki kekemelik uzun sürer.”

Özgür Bacaksız’ın Mutsuz Çocuklar Ülkesi, henüz tamamını okumayı beceremesem de, pek çok pasajına bakıp çoğumuzu anlattığını anladığım bir kitap. Genelinde daha çok ‘balık olsam vapur çarpar’ tadı var ki “Çocukluktan sonraki tüm çabalar delik bir balonu şişirme uğraşı kadar boş” girişinden bunu anlamamanız mümkün değil. Kimi bölümünde yavanlık hissettiğim yazılar arasından gerçekliğe dokunanları seçip kendi cümlelerimin arasında onları görsel olarak paylaşmak istedim.

Işıklı binaların kandırdığı çocuk  

Çocukluk Edip Cansever’e göre gökyüzü gibidir, hiçbir yere gitmez. Belki Nazım Hikmet’in “Bir gün kalırsan denizin dibinde, yosunlara takılmış gibi soluksuz. Sakın unutma gökyüzüne bakmayı. Gökyüzü senindir, gökyüzü herkesindir” demesi de bu yüzdendir. Bana göreyse pek çok kişinin içinden geçtiğini unuttuğu bir şehir. Ruhumuzun ait olduğu, yaşsız, kuralsız, kirsiz olduğumuz, sadece bu yüzden dönüp dönüp durmak istediğimiz uzak şehir. O şehre seninle beraber gitmeye gönüllü olanları hissedip sevebildiğin bir uzak şehir çocukluk.

İlkokuldayken ve henüz İstanbul’dan o büyüdüğüm küçücük ilçeye taşınmadan önceki bir akşamdı. Babam Alanya’da bir otelde müdürlük yapacak, biz de bundan böyle artık orada yaşayacaktık. Otel 5 katlı bir binaydı ve fotoğrafı vardı. Ben bu gelişmelerden habersizdim. Hikayenin aslını bilmediğimden, önce orada oturacağımızı zannetmiştim. Işıklı ve görkemli bir binaydı. Böyle ışıklı ışıklı bi binada oturacak olmak, beni heyecanlandırmıştı. Zenginlikle ilgili fikrim yoktu. Ama ışıklar, o küçük aklımla hayatımızın iyi yönde değişeceğini göstermişti sanki bana. Ne komikti ki, hayatla ilgili iyi ve kötü kavramlarım oluşmamışken bunu düşünebiliyordum. Hiç kimseyi sevmemiş, kimseyi kazanmamış ve kaybetmemiş, sınavlarla sınanmamıştım hiç henüz. Işıklar, sakızlardan çıkan oyuncakları biriktiren, yıldızları izlemekten mutlu olan, sakin, sessiz bir çocuk için güzeldi.

Okyanusta olduğunun farkında olmayan akvaryum balığı

Sonraları o küçük ilçeden İstanbul’a sömestir tatillerinde gelmeye başlamıştık. Boyunuzun insanların daha çok popolarına geldiği zamanları hatırlarsınız. Bütün popoların her zamankinden daha büyük geldiği zamanları kastediyorum. Bir elim annemin elinde, yürümekten yorulmuş, tüm vücut ağırlığımı can sıkıntısından annemin koluna verdiğim için annemin beni oradan oraya çekiştirdiği, neden dolaştığımızı anlayamadığım ama boyumdan dolayı sürekli yüzleşmek zorunda kaldığım kadın ve adam götlerinden olsa gerek, kalabalık bir şehirde olmanın bi çocuk için fazla olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum.

Simit kokusunu, Edip Akbayram’ın İstanbul şarkısını ilk duyduğum zaman aklımda ilk bu görüntülerle birleştirmemi, martıların gerçekliğini, ama büyüdüğüm yerin sakin denizinden ve sakin sokaklarından sonra buraya çok da ait olmadığımı hissettiğimi de. Bir gün tam da oraya geri döneceğimi ve orada koşuşturan insanlardan birinin de ben olacağımı hiç düşünmemiş, büyük bir şehirde yaşamayı da hiç hayal etmemiştim. Hayat çok uzak bir yerlerdeydi ve ben okyanusta olduğunu bilmeyen bir akvaryum balığıydım.

Küçükken öyle olduğunu sandığım şeylerin başında ezanı okuyan sesin de Allahın gerçek sesi olduğunu düşünüp korkmam gelir. Bana göre Allah interaktif bir iletişimle namaz vaktinde eline mikrofonu alıyor ve insanları ‘haydi eller havaya’ şeklinde huzuruna çağırıyordu 🙂 Mavi gözlü insanların her yeri mavi gördüğünü zannettiğim bir dönem de vardır ki burayı çok şükür çabuk atlatmışım. Aslında bunlarla birlikte çocukluğun trajik veya travmatik alanları da var ki, bunlara girmeden istediğim biraz bu saflıktan ve ona duyduğumuz ihtiyaçtan bahsetmek.

Büyüdükçe değişmeyen tek şey istesek de istemesek de elimizden tutup bizi o bahsettiğim şehre götürebilen insanları sevip durmamız. Karşılık beklemeden sevmekse, büyüklerin dünyasının işi değil.

Bencilliklerden çok yorulmak, yeterince büyümek demek. Birilerini mutlu ettiğin sürece sevildiğin bir dünya, illüzyondan farksız. Mutlu edemediğinde de, birilerinin istediklerini yerine getirmemeye başladığında da, kendin olmayı kabullenip çırılçıplak kaldığında da sevilebiliyor musun? Neden birilerinin seni kabullenmesi, onların isteklerini yerine getirebildiğin, olmanı istedikleri insan olduğun sürece? Gerçek sevgi, bu kadar koşullu, bu kadar bencil olabilir mi?

Deniz, alıştığınız mavi rengini güneşten alır, ama güneş olmasa da denizi gerçekte deniz olduğu için sevmez miyiz? Sevdiğiniz renk gittiğinde, dalgasıyla, kokusu ve sesiyle hala kalbinizdeki deniz değil midir? Ağaç yapraklarını döküp gölgesini üstünüzden çektiğinde, gövdesiyle, köküyle, varlığıyla hala sevdiğiniz ağaç değil midir? Neden insanlar için bunu beceremezsiniz?

Eski bir Japon çizgi filmi kahramanı ulu kaleci Genzo Wakabayashi demiş ya, “Konuşmasan da derdini anlatırsın, ama kalbindeki kekemelik uzun sürer”. Neden kendini anlatmaya ihtiyacı olan kalpleri kekeme bırakıp sadece ve sadece kendi kalbinizin sesini duyarsınız?

Bu kadar bencil olmak için içinizdeki ve dışınızdaki kaç çocuğu öldürdünüz?

Yazar: Nihal Yuvacan

Tagsçocuklukgökyüzümutsuz çocuklar ülkesiokyanus
0
Shares
  • 0
  • +

Güncel

  • 16/06/2023

    İçtenlik üzerine

  • 19/04/2023

    Babama mektup

  • 12/03/2023

    Bizi izleyen gökkuşağı

  • 30/01/2023

    Gözyaşlarımızın tadı aynı

  • 27/01/2023

    Mutlu bir sağ çekiş

  • Recent

  • Popular

  • İçtenlik üzerine

    By Nihal Yuvacan
    16/06/2023
  • Babama mektup

    By Nihal Yuvacan
    19/04/2023
  • Bizi izleyen gökkuşağı

    By Nihal Yuvacan
    12/03/2023
  • Gözyaşlarımızın tadı aynı

    By Nihal Yuvacan
    30/01/2023
  • Mutlu bir sağ çekiş

    By Nihal Yuvacan
    27/01/2023
  • İçtenlik üzerine

    By Nihal Yuvacan
    16/06/2023
  • Küçükken yıldız tutanlardan mısınız?

    By Nihal Yuvacan
    27/01/2013
  • Babam & hissettiklerim

    By Nihal Yuvacan
    27/01/2013
  • Kar tanesi gibi düşerken

    By Nihal Yuvacan
    07/02/2013
  • Varlıkta da, yoklukta da

    By Nihal Yuvacan
    07/03/2013

Arşivler

Bize Ulaşın

İletmek istediğiniz bütün içerikleri, soru ve yorumları aşağıdaki mail adresinden ulaştırabilirsiniz.

info@nihalyuvacan.com

Son Yazılar

  • İçtenlik üzerine 16/06/2023
  • Babama mektup 19/04/2023
  • Bizi izleyen gökkuşağı 12/03/2023
  • Gözyaşlarımızın tadı aynı 30/01/2023
  • Mutlu bir sağ çekiş 27/01/2023

Instagram

    Configuration error or no pictures...

Follow us